Selime Tatlıpınar [1]
Alman oryantalist Annemarie Schimmel (Cemile Kıratlı), 7 Nisan 1922 yılında [2] Almanya’da Luteran [3] ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Kitap okumayı çok seven Schimmel, yedi yaşındayken Şark ve İslam ’a dair duyduğu merakın peşinden gitmeye karar vermiştir.
Henüz on dokuz yaşındayken Nazi Almanyasının zorlu koşullarında Berlin Üniversitesi ’nde İslam dilleri ve medeniyeti üzerine doktora [4] yapmış ve yirmi üç yaşında Marburg Üniversitesi ’nde Arap dili ve İslam Araştırmaları alanında Profesör olmuştur.
Cinsiyetinden beklenildiği aksine erkeklerin egemen olduğu bir bilim dalında çalışıp başarılı olan Schimmel, 1995’te Alman Barış Ödülüne layık görüldüğünde İslam karşıtı kesimler tarafından tepki almış ve aleyhinde kampanyalar başlatılmıştı. Kampanyaya katılanlar arasında ise iki kişi öne çıkıyordu. Biri dünyaca ünlü Jürgen Habermas diğeri ise Schimmel’in en başarılı üç öğrencisinden biri olan Gernot Rotter [5]. Rotter, hocasını hayal kırıklığına uğratmış ve derinden yaralamıştı.
Hiçbir zaman Müslüman olduğunu alenen açıklamayan Schimmel’ın kiliseye gitmediği zaten biliniyordu. Yaptığı araştırmalar esnasında Müslüman olduğu, acılarına Mevlâna ile derman bulduğu ve Kuran-ı Kerim’i okurken göz yaşlarına boğulduğu söyleniyor. Buna rağmen cenazesi kiliseden kalkmıştır.
Annemarie aynı zamanda bir İranolog ve İslam-Tasavvuf araştırmacısıdır. Anadili olan Almancadan başka Türkçe, Arapça ve Farsça başta olmak üzere yirmiden fazla dil bilen Schimmel, pek çok dilden Almancaya, Almancadan da Türkçeye çeviriler yapmıştır. Muhammed İkbal’in Cavidname’si, Türkçeye kazandırdığı en önemli eserlerden biridir.
Almanya’da başlayıp Türkiye, Avrupa ve Doğu ülkelerine uzanan hayat hikayesini anlattığı Doğudan Batıya adlı kitabını yazmayı tamamladıktan bir sene sonra, 26 Ocak 2003’te vefat etmiştir.
Doğudan Batıya, Annemarie Schimmel ’in kendi hayatını kaleme aldığı Orient and Occident: My Life in East and West adlı kitabın Türkçe çevirisidir. Schimmel’ın Nazi Almanyasında geçen çocukluğunu ve gençliğini, gönül bağı kurduğu Şark ve İslam dünyası hakkında daha çok ilim almak (hatta vermek) için gezdiği birçok ülke ile tanıştığı meşhur kişilerle olan anılarını ve edindiği dikkat çekici bilgileri aktarır.
“Gayret eden her kişi ceylan avlayamaz
Lakin ceylan avlamış her kişi muhakkak ki gayret etmiştir.”
Kitabı açtığımızda bizi karşılayan bu mısralar Schimmel’ın hayat hikayesine dair adeta bir ipucu niteliğindedir. Yedi bölümden oluşan bu kitabı nasıl yazmaya karar verdiğini ise One Women Show (Tek Kişilik Gösteri) bölümünde şu sözlerle anlatmıştır:
“…Ancak bir keresinde genç bir üniversite öğrencisine harp zamanında nasıl okuduğumu, nasıl haftada on sekiz saat dersler ve seminerlerde hazır bulunmak zorunda olduğumu, burs almayı aklımın ucundan geçiremeyip üstüne üstlük her tatilde nasıl da zorla fabrika işçiliğine memur edildiğimi, öğrenmekle mükellef olduğumuz lisansları talim için yabancı bir ülkeye seyahat etmek falan akla ziyan kabul edilirken, bir de uçakların gece hücumlarına ve bunun gibi bitmek tükenmek bilmeyen zorluklara maruz kaldığımı anlatırken, çocuk allak bullak olup soruverdi:
‘Ama bu durumda diskoteğe gidecek vaktiniz bile olmamıştır! ’ İşte bu sualin muvacehesinde mazimden bir şeyleri anlatmanın faydalı olacağını düşündüm.” [6]
Yedi yaşındayken böbrek iltihabı geçiren Schimmel, okula gidemediği için ailesi ve arkadaşları o istirahat ederken okuması için çeşitli kitaplar getirmiş. İçlerinden bir tanesi vardı ki Schimmel ’a derinden tesir etmiş ve kendisinin Şark dünyası ile tanışmasına vesile olmuştu. Padmanaba ve Hasan adlı masal, bir Hint arifinin Şam’da bulunan Müslüman bir gence hikmet-i kebirin sırlarına vakıf olmayı öğretmesini ve nihayetinde onu, pek derin bir kuyunun dibindeki harikalar diyarına vasıl etmesini anlatır. Bahsedilen mekânda dünyanın en büyük Emir ’inin lahiti bulunur. Lahitin altındaki kitabede ise şu söz yazılıdır:
‘’İnsanlar uykudadır ölünce uyanırlar. ’’
‘’’Bu kelam beni yıldırım gibi çarptı.” Der Schimmel, kitabında. Yetmiş dört yıl sonra bu sözün mezar taşını süsleyeceğinden elbette habersizdi. “ Bu kelamın Hz. Muhammed’e izafe edildiğini ve sufilerin bu kelamı hassaten sevdiklerini on yıl sonra öğrendim. En somut haliyle olmasa dahi işte o an yolumun bu yol olduğunu bildim. Şark hedefimdi artık.”
Hedefinden şaşmayan Annemarie, Şark sevdası ile çıktığı yolda birçok ülke görmüş ve önemli şahsiyetlerle tanışmıştır. Almanya’da Marburg, Türkiye’de Ankara [7] ve ABD’de Harvard Üniversitesinde profesörlük yapmayı da ihmal etmemiştir.
Schimmel, kitabında birçok hocasından anılarını paylaşsa da kuşkusuz en dikkat çekeni kendisi gibi oryantalist olan Hans Heinrich Schaeder ’dı. Hocasının isteği üzerine bir ders hazırlamış, notlarına bakarak anlatılmaya koyulmuştu ki Schaeder hemen lafını kesmişti: “Schimmel hanımefendi, defterinizi kapatın! Ben ne yazdığınızı bilmek istemiyorum ne bildiğinizi öğrenmek istiyorum!” İrticalen hitabeti hocasının bu tarzıyla öğrendiğini söyleyen Schimmel öyle etkinlemişti ki bundan sonra kürsüye çıktığı her vakit not defterini kapatmakla kalmayıp gözlerini de kapatarak konuşacaktı.
Annemarie, kitabında Türkiye’yi ne kadar çok sevdiğini her seferinde dile getirmiştir. Onun Türkiye macerası 1952 yılında el yazmalarını incelemek üzere İstanbul’a gelmesiyle başlamıştır. Hatta Şair Behçet Necatigil ve eşi onu rıhtımda karşılayıp kalacağı otele kadar götürmüşlerdi. Schimmel, her Salı günü Maçka Kahvehanesi’nde birçok şairle buluşur ve şiir hakkında tartışırlardı. Schimmel’ın derin bir hayranlık duyduğu şair ise Yahya Kemal idi. Dostlarından birinin evinde Yahya Kemal ile ilk defa bir araya gelen Schimmel onu nefes almadan dinlemiş hatta tercümesini yaptığı Endülüst’te Rask şiirini kendisine atfetmiştir. Kitabı okuduğunuzda Annemarie ’nin boş vakit geçirmekten hoşlanmadığına şahit oluyorsunuz. Türkiye’de bulunduğu sırada, ‘Cemile Kıratlı’ ismi ile İstanbul Dergisi, Yeditepe ve Hayat dergilerinde yayımlanmak üzere yazılar yazmıştır. Cemile ismi, üniversitede çalışmaya başladığı ilk yıllarda, Alman hocasının kendisini Schimmelciğim diye çağırırken ‘Cemile ’ismini telaffuz etmesiyle ortaya çıkmıştır. Kıratlı soyadı ise, Schimmel’ın Türkçe karşılığı olarak biliniyor. Müslüman dostları tarafından da bu isimle çağrılmasını arzu etmiştir.[8]
Anlatmanın mümkün olmadığını ifade ettiği İstanbul’da, annesiyle birlikte yaşamaya başladığı Ankara’da ve ‘Türkiye ’deki Vatanım ’diye nitelendirdiği Konya’daki [9] anılarını paylaşırken bu dönemlerde [10] yaptığı evlilikten ise hiç söz etmemiştir. Ayrıca Almanya ve Harvard’daki meslektaş ve öğrencilerinden pek çok anı aktarmasına rağmen Ankara Üniversitesi’ndeki doktora ve (tek) asistan öğrencisi Hikmet Tanyu’dan bahsetmemesi oldukça dikkat çekicidir.
Otobiyografi okumak zihninizde sıkıcı bir eylemin karşılığı mıdır bilmiyorum ama eğer öyleyse Doğudan Batıya adlı bu eseri okumak kesinlikle fikrinizi değiştirecektir. Yazarın üslubunun akıcı ve berrak olması bir yana hayat hikayesinin de oldukça sürükleyici olması, eseri sevmeniz için oldukça geçerli bir sebep.
Her kim olursa olsun bu kitapta kendinden bir parça bulacaktır. Ama özellikle ilk defa biyografi okuyacak olanlara, hayatlarına ve kitaplığına önemli bir şahsiyet daha eklemek isteyenlere, ilahiyatçı ve akademisyenlere ilham olup ve beğenilerini kazanacağına eminim. Schimmel, 2003’te aramızdan ayrılmış olabilir ancak eserleriyle hala bize ders vermeye devam ediyor.
Bir kadın olarak, okuduğum her satırda gurur duymuş olsam da Müslüman olarak, bir gayri müslime nazaran kendi islam kültürüne ve ilimlerine yabancı kalmış olmaktan hicap duydum. Tam da bu sırada Schimmel’ın kitabın son sayfalarında Aziz Augustin’den yaptığı alıntı geliyor aklıma: “İnsan sadece muhabbeti kadar fehmeder.”[11]
Doğudan Batıya Bir Gönül Köprüsü PDF