Rabia İmamoğlu [1]
İbrahim Kafi Dönmez; TDV İslâm Ansiklopedisi’nde müelliflik başta olmak üzere birçok görevde bulunmuştur. Fıkıh alanıyla ilgili çok sayıda kitap ve makalesi bulunmaktadır. Bu çalışmada yazarın “İctihadın Bağlayıcılığı Meselesi ve Fıkıh Mezheplerine Bağlanmanın Anlamı” adlı makalesi değerlendirilmiştir. Söz konusu makalede, tarihi süreçte tartışılan ve
güncelliğini koruyan ictihad ve mezhebe bağlanma konuları işlenmektedir. Yazar, ictihad düşüncesinin arka planını, ictihadın bağlayıcılığını mukayeseli bir anlatımla ele almaktadır. Makalenin devamında yer alan fıkıh mezheplerine bağlanma konusu, hem bireysel hem de toplumsal boyutta ele alınmıştır. Ayrıca bağlanma ifadesinin hangi yönüyle geçerlilik kazandığına değinilmiş, bireysel açıdan bir mezhebe bağlanmamanın oluşturacağı olumsuzluklar açık ve anlaşılır bir ifadeyle açıklanmıştır. Bunun yanı sıra konunun çeşitli gerekçelerle bir sonuca bağlanması çalışmayı değerli kılmaktadır.
Makale, ictihadın bağlayıcılığını muhtelif görüşler üzerinden ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Bu görüşler başlıklar halinde zikredilip sistematik olarak sıralanmış, gerekli ayrıntılar ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra üç temel tez zikredilmiştir. Bunlar; hükmün sadece müctehidin zannından ibaret olduğunu belirten birinci tez, ictihadî meselede müctehidlerin
farklı görüşlerini doğru kabul etmekle birlikte kanun koyucunun maksadına daha yakın olan görüşü doğruya en yakın kabul eden ikinci tez, ictihadî meselede belirli bir şer’i hükmün mevcut olduğunu, bu sebeple tek bir doğrunun bulunduğunu kabul eden üçüncü tezdir. Bu üç temel tezin değerlendirilmesi yapıldıktan sonra ehlinden sâdır olan bütün ictihadların Müslümanlar açısından aynı saygınlığa sahip olduğu vurgulanarak konu bir neticeye bağlanmıştır. Bu sebeple bir ictihadı bağlayıcı yani diğer ictihadlara üstün kılan bir gerekçenin bulunmadığı neticesine ulaşılmıştır. Makalenin bu bölümü her ne kadar konu hakkındaki eğilimleri sistematik olarak ortaya koymuştur. Fakat Gazali’nin, ikinci görüştekileri yani ictihadlar içerisinde birinin Allah katında doğruya daha yakın olduğunu kabul edenleri hatalı bulmasının gerekçesi zikredilmediği için eksik bırakılmış bir konuyu teşkil etmektedir.
Bu makale konusu itibariyle, bir ictihadı, diğer ictihatlara üstün kılan felsefi bir temel bulunmadığı halde bağlanma ihtiyacının nereden kaynaklandığına bir açıklık getirmiştir. Ayrıca makalede ictihadın bağlayıcı hale getirilmesinin tarihi sürecine değinilmiş olması bu konudaki güncel tartışmalara cevap mahiyetindedir. Bu yönüyle makale, İslam coğrafyasında yaşanan gelişmeler ve değişmelerin nasıl bir seyir oluşturduğuna, hangi yönleriyle ictihadi görüşü zorunlu kıldığına, bu durumun toplumsal ve hukuki süreç içerisinde oluşturduğu etkiye değinmiştir. Bireysel açıdan bakıldığında, ferdin ictihadlar arası bir üstünlük olmaması anlayışından hareketle herhangi bir ictihadı esas alıp amel edebileceği belirtilmiştir. Fakat ferdin ibadetler ve helal-haram konusunda her bir ictihadı bilme imkânının olmaması sebebiyle hem
tutarlılık hem de pratiklik açısından bir mezhebe bağlanması gerektiği vurgulanmıştır. Günümüz tartışmalarından olan bağlanma zorunluluğun mezheplerin durağan yapısından kaynaklandığı anlayışına cevap mahiyetinde olan bu makale; bu görüşün tutarsızlığını ispat etmiş ve bir mezhebe bağlanma ihtiyacının hem bireysel hem de toplumsal boyutta istikrarı sağlama anlayışından kaynaklandığını ifade etmiştir.
Bu makale, bir ictihadî görüşün, diğer görüşlere herhangi bir üstünlük oluşturmadığını çeşitli görüşler üzerinden mukayese ederek ele almıştır. Bunun neticesinde bir mezhebe bağlanma zaruriyetinin, hem bireysel hem de toplumsal boyutta hukuki istikrarı sağlama anlayışından kaynaklandığını belirtmiştir. İctihadın bağlayıcılığı fikrinin nasıl ortaya çıktığı ve bağlayıcılık kavramıyla anlaşılması gerekenin ne olduğunu ifade eden makale, konuya ilgi duyanların istifade etmesi gereken bir içeriği oluşturmaktadır.
İctihadın Bağlayıcılığı Meselesine Farklı Bir Bakış PDF