Zeynep Ebrar Erer [1]
Wilfried Hofmann, 6 Temmuz 1931’de Almanya’da Katolik bir ailenin
oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Babası matematik profesörü, annesi ev
hanımıdır. Hofmann, liseyi birincilik derecesiyle bitirmesinin
ardından 1950’de Amerika’da sosyoloji, iş hukuku ve AngloAmerikan edebiyatı okumuştur. 1955 yılında tekrar Almanya’ya
dönerek Münih’te Hukuk Fakültesini bitirmiş, 1957 yılında da
doktorasını tamamlamıştır. 1960’ta Harvard Law School’un
karşılaştırmalı hukuk bölümünden mezun olmuştur.2
Hofmann,
NATO enformasyon direktörlüğünün yanı sıra Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda
Cezayir (1987-1990) ve Fas (1990-1994) büyükelçiliği görevlerini ifa etmiştir. Almanya’daki
Müslüman Merkez Konseyi’nin (ZMD) de onursal üyesi ve danışmanı olan Hofmann, 13 Ocak
2020’de vefat etmiştir.3
Müslüman Bir Almanın Günlüğü isimli eserde müellif, 1951 yılından itibaren çeşitli meseleler
hakkındaki değerlendirmelerini okuyucuya sunmaktadır. Yazıları, 1951- 1986 tarihlerinde
dünyanın çeşitli yerlerinde kaleme almıştır. Değerlendirmelerinde tarih ve mekân belirtmesi,
Hofmann’ın kişiliğine, tecrübelerine ve düşüncelerine nüfuz etmemizde önemli bir yer
edinmektedir. Eserde, yazarın hayatından tecrübeleri ve düşünceleri, topluma dair gözlemleri
ile harmanlanmıştır. Böylelikle yazar, Katolik olduğu dönemden başlayarak Kur’an’ın mahluk
olup olmadığı, cinsel yozlaşma, islamafobi, teslis, insan hakları, din ve bilim, Sünnilik ve Şiilik,
1 Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Din Sosyolojisi Yüksek Lisans Öğrencisi,
zeynep.erer@ogr.sakarya.edu.tr ORCID ID: 0000-0001-7716-0078.
(Bu yazı Young Academia ve Server Genç Hanımlar Derneği iş birliğinde Dr. Kemal Yavuz Ataman
yönetiminde “Küresel Düşünme Yazarlık Atölyesi” kapsamında üretilmiştir.)
2 Şuayip Seven, “Murad Wilfred Hofmann”, Siyer Araştırmaları Dergisi, Ocak- Haziran 2020, S. 7, s. 196.
3Wikipedia, “Murad Wilfred Hofmann”, Erişim: 14 Ocak 2022.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Murad_Wilfried_Hofmann#Ya%C5%9Fam%C4%B1_ve_kariyeri
İslam’da ve diğer dinlerde kadın, mistikler, agnostikler, Hristiyanlar, Yahudiler ve Kitab-ı
Mukaddes gibi bugün de hâlâ güncelliğini koruyan konular hakkında çok yönlü
değerlendirmeler yapmıştır.4
Diplomatik Görevden Kulluk Görevine
Eserin ilk bölümleri Hoffman’ın bağımsızlık savaşı sürdüren Cezayir’deki görevi esnasında,
yerli halka dair gözlemlerini içermektedir. Bu bağlamda yazar, Fransızların, sözlerinden
döndürmek için yaptıkları türlü işkenceler karşısında Cezayir halkının, sabırla anlaşmalarına
sadık kalmalarına hayret etmiştir.5 Alman işçilerin moralinin alkolün kaldıracına ihtiyaç
duymasına6 karşı Müslümanlara bu gücü verenin Kur’an ayetleri olduğunu fark etmiştir.7
İlerleyen bölümlerde Hofmann’ın, Müslüman toplumlarla irtibatı anlatılmaktadır. Ramazan
ayında Belgrat’ta aldığı notlarda kendisi de bu pratiği uygulayarak bir gaye için oruç tutmanın
hayatı ve kişiyi nasıl düzene koyduğundan bahsetmektedir.8 Ayrıca yazar, Konya’da semazen
gösterisini izleyerek Mevlevi Tarikatı hakkında değerlendirmeler sunmaktadır.9
Hofmann,
Kapalı Çarşı’da tüccarların güvenilirliğini ise lonca sistemi ve İslami iş ahlakı çerçevesinde ele
almaktadır. Bu tecrübelerden ve birikimlerden sonra nihayet “Kendine rağmen ve bilinçsiz bir
şekilde Müslüman olduğunu.”
10 ifade etmektedir. İhtida etmesinin ardından Murad Ferid
ismini seçmiştir. Müslüman olmasının akabinde hacca giden Hofmann, İslam’da kardeşliğin
önemine ve hiyerarşiye yer verilmemesine de değinmektedir.11 Buna karşılık Batının
bireycilik, bencillik, rekabetçilik gibi çarpıtılan değerler karşısında mahvolduğu gerçeğini
ifade etmektedir.
Eserin son kısımlarında Hofmann’ın, bir Müslüman olarak NATO’daki varlığının
sorgulanmasına “Eğer İslam Batı’da ilerleyecekse öncelikle Batı’nın Sovyet tehdidinden
korunması gereklidir.”
12 şeklinde verdiği cevap dikkat çekmektedir. Yazar, bazı bölümlerde
4 Murad Wilfried Hofmann, Müslüman Bir Almanın Günlüğü, İstanbul: Çağrı Yayınları, İstanbul 2004.
5 Bi’Dünya Haber, “Alman, Katolik Bir Diplomatın İslam’a Yolculuğu: Murad Wilfried Hofmann”,
Erişim Tarihi: 15 Ocak 2022, https://www.bidunyahaber.org/alman-katolik-bir-diplomatin-islamayolculugu-murad-wilfried-hofmann/
6 Hofmann, a.g.e., s. 11.
7 Hofmann, a.g.e., s. 13.
8 Hofmann, a.g.e., s. 22.
9 Hofmann, a.g.e., s. 32.
10 Hofmann, a.g.e., s. 44.
11 Hofmann, a.g.e., s. 68-69.
12 Hofmann, a.g.e., s. 82.
bu görevi esnasında karşılaştığı sorunlar ve kendisinin kurum içerisinde teşkil ettiği
örnekliğinden de bahsetmektedir. Ayrıca Hofmann, İslam’ın bireyin hem itikâdi hem ameli
alanında hiç boşluk bırakmaması karşısında Hristiyanlığın en temel meselesi olan teslisin
büyük bir boşluk olduğunu vurgulamaktadır. Teslisin akıl ile açıklanmaya çalışılmasının hep
bir gizemleştirme çabası olduğunu ve süslü laflarla boş bir gevelemeye dönüştüğünü ifade
etmektedir.13
Çok Yönlü Bir Değerlendirme İçeren Günlük Tecrübeler
Eserde günlük ve samimi bir dil kullanılmasının yanında ciddi bir metodoloji de göze
çarpmaktadır. Zira Hofmann, dini ve toplumsal meseleleri karşılaştırmalı olarak ele
almaktadır. İslam sanatının dikkat çekiciliğini ve camilerin, kiliselerin aksine ibadet mekânı
olmaktan öte bir görev yüklendiklerini ele alırken camilerle katedralleri karşılaştırmaktadır.14
Aynı zamanda bir bale eleştirmeni olan Hofmann, semazen gösterisini de bir yönüyle bale ile
kıyaslayarak anlatmaktadır. Buna ek olarak yazarın, düşüncelerinin oluşumunda sadece
gözlemlerine değil konuyla ilgili çeşitli temel kaynaklara da yer vermesi oldukça dikkat
çekicidir. Müslümanlarla ilgili meselelerde Muhammed Hamidullah, İbn İshak, İbn Arabi,
İmam Gazali, İbn Rüşd gibi alimlerin görüşlerini gerektiğinde eserleriyle birlikte sunmaktadır.
İbn Haldun’un; Hegel, Nietzsche, Rousseau’nun kullandığı kavramları asırlar önce dile
getirdiğini ifade etmektedir. Böylelikle yazar, günlük tarzda okuyucuya sunduğu eserindeki
her bir cümleyi, hayatı boyunca yaptığı araştırmalar sonucu oluşan düşüncelerinin birikimi
olarak aktarmaktadır.
Hofmann’ın bu eseri, içerdiği metodoloji ve terminoloji açısından bir günlüğün bile yazarının
entelektüelliğini nasıl yansıttığına güzel bir örnektir. Diğer yandan eser, onun Müslüman
olmadan önce yaptığı derinlemesine araştırmalar, sorgulamalar, toplumla ilgisi ve aklını
kullanması sonucu İslam’a yöneldiğini bizlere göstermektedir. Böylelikle Hofmann,
Müslüman olmadan önce ve Müslüman olduktan sonra farklı yönleriyle örnek bir şahsiyet
olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira o, Katolik bir aileden gelen, Alman, entelektüel, diplomat
olmasının yanında Gazali’yi, Mevdudi’yi, İbn Haldun’u, İbn Rüşd’ü, Muhammed İkbal’i ve
nicesini okumuş, Kani Karaca’dan mevlit dinlemiş, Mevlevi şeyhi ile tanışmış bir
Müslümandır. Kısaca o, “kendine rağmen Müslüman”dır.
13 Hofmann, a.g.e., s. 116.
14 Hofmann, a.g.e., s. 6.
Kendine Rağmen Müslüman Olmak PDF