Sümeyye M. Doğan [1]
Tasavvuf denilince akla genellikle Mevlâna ile ilgili olduğu ya da herkesin anlamasının ve aktarmasının kolay olmadığı genel bir anlayış gelir. Ama Robert Frager’in Kalp, Nefs ve Ruh kitabıyla artık tasavvufun temel ilkelerinin iyi bir somut açıklaması var. Bunu, Batı psikoterapisinde gördüğü manevi eksikliklere sûfizmin zengin manevi geleneğini sunarak yapıyor. Bu sûfi öğretiler, insani kaygılara hitap
eden bir din ve şefkatli, manevi bir yol sunuyor.
Amerikalı sosyal psikolog Robert Frager (20 Haziran 1940), 1957-1961 yılları arasında Portland, Oregon’daki Reed Üniversitesi’nden psikoloji bölümünden mezun oldu. 1961-1967 yılları arasında Ph.D. Doktorasını sosyal psikoloji alanında, Harvard Üniversitesi’nde tamamladı. 1967-1968 yılları arasında Japonya’nın Tokyo kentindeki Keio Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Kendi enstitüsünü kurmadan önce California Üniversitesi’nde (Berkeley ve Santa Cruz) psikoloji ve dini çalışmalarda yedi yıl geçirdi.
Yaklaşık 10 yıllık çalışma hayatından sonra psikolojinin manevi gelenekleri içermesi
gerektiğine inanır ve kendi okulunu kurmaya karar verir. 1975’te, neredeyse sıfır kaynak ve 17 öğrenciyle, şimdi Kaliforniya’da (Palo Alto) Sofya Üniversitesi olarak adlandırılan Kişilerarası Psikoloji Enstitüsü’nü kurar. Şeyh Muzaffer Özak ve Şeyh Tosun Bayrak gibi hocaları olur ve 1981’de İslam’ı kabul eder. 1985 yılında tasavvuf geleneğinde şeyh ve manevi rehber olarak görevlendirilir. Şimdi El-Halveti El-Cerrahi soyundan bir sûfi şeyhidir. Ayrıca aikidoyu kurucusundan ve yerinde öğrenmiş ve 50 yılı aşkın bir süredir aikido öğretmektedir, çünkü insan çift kanatlıdır: beden ve ruh. Ve ruhsal disiplinin yanında yoga veya aikido gibi yollarla beden disiplinini de gerekli görür. Halen Sofya’daki manevi rehberlik alanında yüksek lisans programının direktörü ve psikoloji profesörüdür.
Şeyh Ragıp olarak da bilinen Frager, tasavvuf üzerine üç kitap yazmıştır: Sufi Terapistin Sohbet Günlüğü, Aşktır Asıl Şarap ve Kalp, Nefs ve Ruh. Bu yazıda ele alınan Kalp, Nefs ve Ruh kitabının yankı uyandıran benzersizliği sûfizmin bilgeliğine ve modern psikoloji çalışmasına dikkat çekmesidir. Bu iki konuyu inandırıcı bir şekilde bir araya getirerek günümüz dünyasında pek bilinmeyen tasavvuf psikolojisini tanıtıyor. Daha bütünsel, kapsayıcı ve insancıl bir psikoloji
için evrensel olarak anlaşılabilecek yeni bir “kalp, benlik ve ruh” çerçevesi tanıtıyor. Tasavvufun ve İslam’ın önemli noktalarının okuyucuyu kaybetmeden ve çok derine dalmadan anlaşılmasını sağlayan güzel bir giriş kitabı. Yabancı okuyucuların çoğu, bu kitabın, bir Batılı tarafından şimdiye kadar yapılmış tasavvufun temel öğretimi ve psikolojisinin en eksiksiz versiyonu olduğunu söylüyor. Bu yönüyle tasavvuf tarihini anlayabilen ve onunla bağ kurabilen yeni bir “modern” tasavvuf kitabı da denilebilir.
Kitabın dili sezgisel, açık ve özlüdür. Çoğunlukla nefsin ıslahı, ruhun arınması ve ilerlemesi etrafında dönen İslam’ın özünü anlatmaya çalışır. Özellikle ruh hakkındaki öğretiler dikkat çekici. Mesela, “Tasavvuf geleneğine göre yedi ruhumuz vardır veya ruhumuzun yedi ayrı yönü bulunmaktadır. Her biri tekâmülün farklı bir düzeyini temsil eder. Bu ruhlar şunlardır: Madenî, nebatî (bitkisel), hayvanî (hayvansal), nefsanî (kişisel), insanî, sırlı ruhlar ve en sırlı ruhlar (sırru’l esrar).”[2]
“Ruhun her yüzünün kendi dinamikleri, ihtiyaçları ve güçleri vardır. Farklı zamanlarda farklı yüzler baskın gelebilir. Hangi ruhun en aktif halinde olduğunu bilmek mürşid için çok önemlidir. Örneğin bir ruh düzeyinden gelen bir rüya, başka bir ruh düzeyinden gelen rüyadan çok farklı yorumlanabilir.”[3] Mesela bir annenin arabanın altında kalan çocuğunu kurtarmak için arabayı kaldırabilmesi gibi ya da Çanakkale cephesinde Seyit Onbaşı’nın top mermilerini top kundağına yerleştirmesi gibi. Daha sonradan tekrar denemeleri istendiğinde ne anne arabayı kımıldatabilmiştir ne Onbaşı mermiyi. Mesela bu hayal edilemeyen güç, hayvanî ruhumuzun direnç ve harekete geçme gücünün kaynağı ve olağanüstü şeyler yapma potansiyeline sahip olmasındandır. Ama hayvani ruhun dengesini yitirmek de “hayvan gibi” daranışlara sebep olur. Yine insani ruhumuzdan gelen aşırı nezaket ve hoşgörü de bir tür zehre dönüşebilir. “Kibriyle, kendini beğenene karşı, onun gibi muamele edeceksin! Onlara tevazu göstermek, onlara zehir vermek gibidir. Yalnızca kibirlerini besler.”[4]
İdeal olanı yedi ruhun dengesinin sağlanmasıdır. Kâmil bir insan haline gelebilmesi için bütün ruhların sağlıklı olması gerekir. İnsanların hayatlarını iyileştirmelerine yardımcı olmak ise Batı psikolojisini mistik değerlerle birleştiren ortak noktadır. Onları ayıran nokta ise Frager’e göre, transpersonel psikolojinin bir fikri, bilgeliği ve ruhunun olduğu ama
Freudyen psikolojide buna yer olmadığıdır. Freudyen psikoterapi, kişinin Allah ile olan ilişkisinde her zaman söz sahibi değildir ve bu konudaki açlık ve açıklık bilgi veya gerçeklerle bastırılamayacağından, tasavvuf öğretilerini çağdaş dünyayla ilişkilendirmeye çalışır. Çünkü Batı psikoterapisi, çocuklukta oluşan nevrotik özellikleri ortadan kaldırmamıza ve topluma uyum sağlamamıza yardımcı olmayı amaçlarken, tasavvufun amacı nihai olarak manevidir.
Bu açıdan tasavvuf, İslam psikolojisi gibidir ve insan ruhunun Batı’nın kabul etmediği veya reddettiği çeşitli yönlerini inceler. Negatifliğimizi dönüştürmemiz ve etkili olmamız gerektiği kadar, ilahi olanla bir uyum kesinlikle gereklidir. Bu bakımdan Freudyen düşünceye maruz kalmış psikiyatristler için bu alan/kitap mutlaka dikkate alınmalı. Özellikle şifanın bu yönü tüm Müslüman doktorların vasfı içinde olmalıdır. Ayrıca Gestalt gibi Batı psikolojisi uygulamalarına aşina olanlar için oldukça ilgi çekici olacak bu kitap, tasavvufun şifaya nasıl dahil edilebileceğini bol terapötik egzersizlerle göstermeye çalışıyor.
İslami görüşlerin derin anlayışlarını ve bilinmeyenin yüzünün nasıl bilineceğini aktaran tasavvufi menkıbeler ve kıssalar açısından zengin bir kitap. Manevi yolun entelektüel yoldan farklı olduğunu, tefekkür ile bilgi arasında bir fark olduğunu gösteriyor. Tasavvuf hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için harika bir başlangıç ancak bu konularda daha bilgili olanlar için biraz hafif kalabilir. En güzel kısmı, yaklaşımı ve erişilebilir diliyle, manevi pratiklerin bir kilim dokur gibi günlük mücadelelerimizin iplikleriyle birleştirilebileceğini gösteriyor. Ama eksik hissettiğim bir kısım var. Transpersonel psikolojideki öncü çalışmaları, çeşitli disiplinlerdeki sağlam temelleri ve psikolojideki uzmanlığı ile tasavvuf kavramlarını
bütünleştirme yeteneğinin farkındayım ama Allah’ı aramak için manevi yolu takip etmek isteyenlerin veya kaybolanların karşılaştığı sorunlara ve dış engellere pek odaklanmıyor. Dış engellerden kastım kitap boyunca yerdiği Batı değil, yücelttiği “Doğu”nun içindeki dış engeller… Yer yer küçük anekdotlar var ama hızla geçiyor. Bir yerde: “Ne yazıktır ki
günümüzde birçok kimse, sözde dinî kurumların manevî gıda olarak sunduğu şeyler yüzünden manevî beslenme iştahlarını kaybetmişlerdir.”[5] diyor. Bu gibi konulardan daha çok bahsetmesini beklerdim ama belki de bu apayrı bir kitap konusudur. Genel olarak hızlı bir okuma sunuyor, tüm potansiyel okuyuculara önerilir. Tasavvufa giriş niteliğinde olduğu için bazen ders kitabı gibi gelebiliyor, ama son yaklaştıkça kitabın gidişatına göre gerekli olduğunu düşünüyorsunuz. Okunmaya değer kılan bir diğer şey de yazarın anlatmak istedikleriyle ilgili deneyim sahibi olmasıdır. Bir röportajında6 şöyle diyor: “Herkes dua edebilir ve dua etmeyi öğrenebilir, ancak tasavvuf dua etmek için bir kalp
geliştirir.” Din(ler) çoğunlukla dış uygulamalara odaklanırken, tasavvuf içsel deneyimle ilgilidir. Bir işe başlarken, “Allah’ın adıyla” demenin bilincinde olmak gibi, “bismillah” kelimesini başlangıç sözü olarak kullanmak değil. Ayrıca bu kitap; manevi bir otobiyografik kılavuz isteyenler, manevi arayışla ilgilenenler, dünya dinlerindeki derin öğretileri öğrenmek isteyenler, maneviyat ve psikoloji arasındaki bağlantıyı merak edenler ve psikoloji ile maneviyatı bütünleştiren çok disiplinli bir genel bakışla ilgilenenler; Batı ve Doğu psikolojisi arasındaki karşılaştırmalı çalışmalar yapan ya da
sadece sûfizm hakkında daha fazla bilgi edinmek için de değerlidir.
Maneviyat Dengesini Koruma Meselesi PDF