Semanur Karagözoğlu [1]
Prof. Dr. Zeynep Çelik, New Jersey Teknoloji Enstitüsü’nün Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim üyesidir. Kültürler arası ilişkilere yoğunlaşan çok sayıda makalesi vardır. Osmanlı kent ve kültür mimarisini ve Osmanlı’da şehir tarihini inceleyen ilk kadın tarihçiler arasında yer alan Çelik, Osmanlı kent ve kültür tarihi
alanlarında yaptığı çalışmalarından dolayı 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Prof. Dr. Zeynep Çelik’in, Namık Kemal’in 1872 yılında İbret gazetesinde yayımlanan makalesinden yola çıkarak aynı adı verdiği çalışması “Avrupa Şark’ı Bilmez”, geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet aydınlarının Şarkiyatçılığa eleştirilerini kapsar. Çelik bu çalışmada, Avrupalı yazarların imparatorluk ve İslâm tarihine ilişkin gerçek dışı, eksik ve hatalı ifadelerine tepki koyan entelektüellerin reddiyelerini derler.
Zeynep Çelik, “Avrupa Şark’ı Bilmez”in çıkış noktası olarak Edward Said’in 1978 yılında yayımlanmış olan “Orientalism”ini (Oryantalizm) işaret eder ve şunları belirtir: “Orientalism’in çok eleştirilen bir sorunu, Said’in kendisinin de açıkça ifade ettiği gibi, sadece Batı kaynaklarına dayanması, sadece Batı’ya odaklanmasıdır. Kısacası, kitabın konusu Batı’dır. Geç-Osmanlı ve erken Cumhuriyet aydınlarının parça parça da olsa, Said’den çok önce Said’inkine benzer tezler öne sürdüklerini öğrenciliğim sırasında fark ettim ve yavaş yavaş konuyla ilgili metinler toplamaya başladım.” [2]
Çelik, Said’den önce Osmanlı entelektüellerinin 19. yüzyılın sonlarından itibaren Şarkiyatçılık konusuna eğildiklerini belirtir.3 1870’lerden 1930’lara kadar geçen zamanda, Avrupa’nın Şark’a dair yanlış ve hatalı anlatımına yapılan eleştirileri bir araya getiren yazar, farklı bakış açılarını da mercek altına alır. Farklı ideolojilerin temsilcisi olan isimler, oryantalist söyleme olan eleştirileri noktasında kesişirler. Çelik, bu isimlerin Şarkiyatçılığa karşı ortak paydada
buluştuklarını belirterek aralarındaki fikir birliğine dikkat çeker. “Avrupa Şark’ı Bilmez” kitabı bu anlamda Şarkiyatçılık eleştirisini farklı coğrafyalarda tarihsel olarak takip edebilmeyi sağlar. Çelik, Şarkiyatçılığa yapılan eleştirilerin din, güzel sanatlar, günlük yaşam ve cinsiyet gibi toplumsal ve kültürel dinamikleri kapsadığını söyler. Avrupalıların yanlış anlatımlarını hedef alan söz konusu reddiyeler siyaset, roman ve şiir gibi metinlerde ele alınır. Bu yönüyle farklı türlerde izi sürülebilen Şarkiyatçılık eleştirisi, çok yönlü bir değerlendirmeye açık hâle gelir.
Kitap, “Büyük Kavgalar”, “Medeniyetin Ölçüsü Sanat”, “Şarklı Kadın ve Ev Hayatı”, “Pierre Loti Vakası” ve “Mizahın İntikamı” adlı bölümlerden oluşur. Söz konusu bölümlerde Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik, Tevfik Fikret, Halid Ziya, Ahmet Haşim, Halide Edib, Fatma Aliye, Şevket Süreyya, Nâzım Hikmet, Ömer Seyfeddin ve pek çok ismin metni yer alır. Kitapta yer alan metinler, Namık Kemal’in makalesinden başlayıp kronolojik olarak takip edilebilir. Zeynep Çelik, kitabın girişine yazdığı “Bir Söylemin Oluşumu” başlıklı sunuş/giriş yazısında, çalışmasında yer verdiği metinler hakkında açıklamalar yapar. Metinlere yeni bir bakış sunan bu yazı, yazarların ifadelerine parantez açma konusunda önemlidir. Çelik, yazarların hassasiyetlerini, satır aralarından seslenen öfkelerini ve duygusallıklarını açığa çıkarır. “Eleştirel Bir Söylem”in perde arkasını gösteren bu giriş yazısı, metinleri kavramak noktasında dikkate değerdir. Eleştirel söylemi başlatan ve Namık Kemal’e ait olan “Avrupa Şark’ı Bilmez” adlı yazıda yazar, İslâm tarihine ilişkin yanlış bilgilerin aktarıldığından yakınır. Birkaç “nev-heves”in cahilce anlattığı hatalı bilgilere değinir. Zaferlerimizin tesadüfmüş gibi gösterilmesine ve mağlup olduğumuzda karşı tarafın kahramanlık kisvesine bürünmesine öfkelenir. Zeynep
Çelik, Halide Edib’in ise Şarkiyatçılık meselesine din ve kadınlık sorunu üzerinden eğildiğini ifade eder. Halide Edib, yazısında, dinin fanatizmle eşdeğer tutulduğunu belirtir ve harem tasvirinin yanlışlığını vurgular. Tevfik Fikret’te oryantalizm eleştirisi Pierre Loti çerçevesinde ele alınır. Fikret, Türkçenin ve Türklerin edebiyat ve âdetlerinin bilinmediğini dile getirir. Bu kapsamda Şark’ın bilgisizlikle itham edildiğini ifade eder. Çelik, oryantalist eleştirinin merkezinde olan kadınlık sorununa ayrıca bir başlık açar. “Şarklı Kadın ve Ev Hayatı” adlı bölümde, egzotik imajlar etrafında süslenen kadın ve ev temsillerine dâir eleştirileri ele alır. Çelik bu bölümde, Ahmed Midhat’ın ve Fatma Aliye’nin yazılarının üzerinde özellikle durur. Osmanlı’da haremle ilgili yapılan kurgular ve Şarklı kadın tasvirinin, yazarların eleştirilerinde önemli bir yer edindiğini vurgular. Fatma Aliye Hanım’ın çok eşlilik, cariyelik, tesettür ve ev hayatı konularında söylenen hatalı ifadeleri düzeltmeye çalıştığı “Nisvan-ı İslam” adlı kitabın detaylı olarak söz eder.
Çelik, Osmanlı entelektüellerinin Pierre Loti eleştirisine ayrı bir parantez açar ve “Pierre Loti Vakası” adlı bölümde Tevfik Fikret’ten Nâzım Hikmet’e Pierre Loti eleştirisinin izdüşümlerini inceler. Loti’nin “Aziyade” isimli romanında çizmiş olduğu Türk imajı, Fikret’in öfkesine neden olur. Fikret, Loti’nin Türk dilini hiç bilmediğini, Türk âdet ve geleneklerine yabancı olduğunu, Türklükten de bir şey anlamadığını belirtir. Ahlâkımıza ait görünen davranışların yanlış olduğundan söz eder. Romanın olay örgüsünü alaycı bir dille yeren Fikret, Loti’yi bilgisizlikle suçlar. Tevfik Fikret, “Aziyade” romanının hataları karşısında öfkelendiği gibi Loti’nin diline hayran kalmaktan da kendini alamaz. Çelik, verdiği bir röportajda, “Piyer Loti’ye kitapta özel bir bölüm vermemin nedeni de birbirine zıt ikili yaklaşım. Loti’nin Oryantalizm’i tartışılmaz. Tevfik Fikret’ten Nâzım Hikmet’e kadar aldığı sert tepkilerin kaynağı hep Oryantalizm. Fakat Nâzım Hikmet dışındaki
diğer yazarlarımızın Loti’de takdir ettikleri bir nokta var: Dilinin güzelliği. Loti’yi yerden yere vuran Tevfik Fikret üslubu önünde saygıyla duruyor.” sözleriyle Loti’nin dilinin etkileyiciliğine değinir [4].
Zeynep Çelik, çalışmasında Nâzım Hikmet’in “Piyer Loti” şiirine de yer verir. Ahmet Haşim ve Nâzım Hikmet gibi farklı görüşlerin temsilcileri olan isimlerin aynı eserde karşılaşıyor olması da bu çalışmanın farklı zeminleri birleştirdiğini kanıtlar niteliktedir.
Zeynep Çelik, “Avrupa Şark’ı Bilmez” adlı çalışmasında, çıkış noktasının Edward Said’in “Şarkiyatçılık”ı olduğunu ifade eder. Said’den önce, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Türk aydınlarının Şarkiyatçılığa dâir eleştirileri olduğunu ileri sürer. Çelik bu çalışmasında, Türk aydınlarının eleştirilerini bir araya getirmeyi hedeflediğini belirtir. Kapsamlı bir hazırlık
aşamasının ve nitelikli bir bilgi birikiminin ürünü olan “Avrupa Şark’ı Bilmez”, dağınık duran yerel söylemleri bir arada toplar. Doğu ve Batı araştırmalarına önemli bir kaynak olacak bu çalışma, geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet aydınlarının Şarkiyatçılık eleştirilerini tek kaynakta tahlil edebilme fırsatını da sunar. Şarkiyatçılık eleştirisinin yerel söylemini açığa çıkaran bu yapıt, Osmanlı ve Cumhuriyet entelektüellerinin tespitlerine tek mercek altından bakabilmeyi de sağlar. “Avrupa Şark’ı Bilmez”i önemli kılan bir diğer husus da makale, roman, şiir, gazete ve dergi yazılarından mürekkep bir seçki sunuyor olmasıdır. Çalışmanın belki de en önemli detayı, Çelik’in yazdığı uzun soluklu ve kapsamlı giriş yazısıdır. Çelik burada, derlediği makaleleri açıklama ve tanıtma yoluna gider. Metinleri yorumlayarak eleştirilerin zenginliğine ve yerel söylemin canlılığına dikkat çeker. Osmanlı ve Cumhuriyet entelektüellerinin Şarkiyatçılık konusunda nasıl eleştirel bir tavır takındıklarını ortaya koyar. Bu giriş yazısı, aydınların öfkesini, mizahi söylemlerini ve çeşitli duygularını metinleri boyunca takip edebilmek bakımından dikkate değerdir. Zeynep Çelik ayrıca, kitabını bitmiş bir kitaptan çok ucu açık bir proje olarak sunduğunu belirterek çalışmasının açık uçlu özelliğine dikkat çeker. Derlediği yazıların ilgili araştırmacılar tarafından yeni eklemelerle çeşitlenebileceğini belirtir. Çelik’in ortaya koyduğu bu nitelikli çalışma, Şarkiyatçılık alanında önemli bir boşluğu dolduracak ve araştırmacıların başvuracağı çarpıcı bir kaynak olacaktır.
Avrupa Şark’ı Bilmez, Eleştirel Bir Söylem PDF