Nur Yağmur Deveci [1]
Hanzala, hiç kimseye benzemez fakat milyonların yüreklerine benzer. Tüm vahşeti hafızasına kaydeden, gönlü geniş ama mekânı dar, ağlanması kolay bir Filistinli… Çizeri tarafından dünyaya sırtı döndürülmüş; tüm mazlumları, ezilenleri ve kuşatılanları Filistinli yapan çocuk…
Naci el-Ali, 1938 yılında, Filistin’in kuzeyindeki Celile bölgesinde yer alan Şecera köyünde dünyaya geldi. Şecera Köyü, siyonistlerin istilasından İsrail’in kurulmasına kadar geçen süreçte silahlı çeteler tarafından tahliye edilmiştir. 1948 yılında 10 yaşındayken ailesiyle birlikte yaşadıkları topraklardan sürgün edilerek Lübnan’ın Sayda şehri yakınlarındaki Aynu’l-Hilva Mülteci Kampı’na yerleşmiştir. Beyrut’ta Şatila Kampı’nda kalarak bir süre burada çalışmıştır. 1960’ta Lübnan’daki Sanat Akademisi’ne girmiş, 1961 yılında Çığlık adında bir dergi yayımlamıştır. Lübnan Sanat Akademisinde bir yıl okuduktan sonra polis tarafından hapse atılmıştır. Hapisten çıktıktan sonra çalışmalarına Kuveyt’te bir gazetede devam etmiştir. 1974 yılından itibaren Sefir gazetesinde çalışmaya başlayan Naci el-Ali, 1979 yılında Arap Karikatüristler Birliği Başkanı seçilmiştir. 22 Temmuz 1987’de Londra’da düzenlenen bir silahlı saldırıda ağır yaralanmış, 29 Ağustos 1987’de vefat etmiş ve Londra’ya defnedilmiştir.
Bir Japon gazetesi Naci el-Ali’yi dünyanın en önemli 10 karikatüristinden biri olarak seçmiştir. Ölümünden bir yıl sonra Paris’teki Dünya Gazete Yayıncıları Birliği, Naci el-Ali’ye 18. yüzyıldan günümüze dünyanın en büyük karikatüristi ünvanını vererek, Altın Kalem Özgürlük Ödülüne layık görmüştür.
Naci el-Ali Hanzala karakterini hapishane duvarlarına çizerek oluşturmuştur. Filistin meselesini dünyaya, ellerini arkasında bağlayıp sessiz bir protesto yaparak duyuran Hanzala, kitleleri harekete geçirmeyi, mültecilere kendi durumlarını fark edecek bir bilinç oluşturmayı kendisine görev edinmiştir. Naci el-Ali aynı zamanda kendilerini ifade etme imkanları kısıtlı olan mazlum halkların sesini de cesur çizgileriyle yükseltmiştir. Kitapta Filistin halkının başına gelen sayısız işgalin, sözde barış görüşmelerinin, işgal ve sosyal hayatın zorluklarından bahsedilmektedir. Çizerin her bir kalem dokunuşuyla ortaya çıkan karikatürler, onlarca sayfaya denk gelebilecek bilgiyi ve duyguyu okuyuculara aktarmaktadır.
Birinci dünya savaşı sonrasında Filistin İngiliz mandası olarak verilmiştir. İngilizler 1939 yılında Filistin’e yapılacak göçlere sözde sınırlama getirmişlerdir. Yahudiler de Avrupa’nın birçok bölgesinden vaat edilmiş topraklara kaçak olarak girmeye başlamıştır. Bu göçleri Haganah adında gizli bir teşkilat organize etmiştir. Başka örgüt ve yapılanmaların da etkisiyle İngiltere, meseleyi 1947 yılında Birleşmiş Milletlere götürmüştür. Filistin meselesine çözüm bulmak için bir komisyon kurulmuş ve incelemeler sonucunda bir rapor yayınlanmıştır. Filistin’in bağımsızlığını teklif eden bu rapor, birçok ülke tarafından farklı şekilde yorumlanmıştır. Filistin’in geleceğini başka ülkeler oylamış ve çoğunluk görüşüne göre Araplar ve Yahudilere taksim kararı alınmış ve bunun ardından olaylar çorap söküğü gibi gelmiştir. İsrail kurulmuş, Arap- İsrail savaşları gerçekleşmiştir. Naci el-Ali, özerklik kararına tepki göstermiştir. Onun için özerklik demek, yeni Yahudi yerleşimleri demekti ve nitekim de öyle olmuştur. Kendi vatanında mülteci olan Filistin için sürgün, kamp hayatı, aşağılanma dönemleri başlamış ve özgürlüklerine dikenli teller çekilmiştir.
Siyonizm devletleştikten sonra uygulanan çeşitli politikalarla bir mülteci sorunu oluşturulmuştur. Bu sorun İslam ülkelerinin ve birçok uluslararası örgütün çözemediği bir hal almıştır. İsrail Devleti’nin kuruluş ilanının akabinde Mısır, Ürdün, Suriye, Irak ve Lübnan orduları Filistin topraklarına girmeye başlamıştır. Savaşı İsrail kazanmış ve savaş neticesinde yaklaşık 1,2 milyon Filistinliden yedi yüz seksen bini çevre ülkelere göç etmek zorunda kalarak mülteci durumuna düşmüştür. Filistinliler bugünü Nakba (büyük felaket, kara gün olarak) olarak isimlendirmişlerdir. Vatanlarından olan Filistinlilerin hayatlarını zorlaştıran diğer bir unsur da İsrail’in su kaynaklarını sınırlaması olmuştur. Yaşanan su sorunları ve çatışmalar 6 gün savaşlarını beraberinde getirmiştir. İsrail bu savaş sonrasında topraklarını 4 katına çıkarmış ve 1 milyon Filistinli artık mülteci konumunda olmuştur.
Naci el-Ali, ülkeden ülkeye göç eden halkı ve Filistinlilerin bir karış toprak parçası hayalini karikatürlerde çizmiştir. Gözyaşlarıyla tarlaları sürdüklerini, kendi topraklarına düzmece vesikalarla yabancılaştırıldıklarını anlatmıştır. Çevre ülkelerin pasaportları çoğu Filistinli için boynuna asılmış birer ölüm emri gibi olduğundan ve zulmün onlarla birlikte zorunlu göç ettikleri ülkelere de dağıldığından bahsetmiştir.
Naci el-Ali, kamplarda yaşamış, vahşeti izleyerek büyümüş binlerce Filistinli çocuktan birisidir. Savaş ve işgallerden en çok etkilenenlerden birisi de çocuklardır. Eserde çocuklar hep üzgün ve mahzun bir çehreyle çizilmiştir. Hayatlarını, sevdiklerini yitiren; kollarını ve bacaklarını kaybeden çocukların durumu, okuyuculara tüm korkutuculuğuyla gösterilmektedir. Kamplarda büyüyen çocukların oyuncakları dikenli teller, hediyeleri mermi kovanları olmuştur.
Gözyaşlarıyla büyütülen ve kulaklarına özgürlük türküsü söylenen Filistinli çocuklar, işgalci tanklara, askerlere taşla cevap vererek intifada hareketlerinde de rol almışlardır. Filistinli çocuklar, kendi çocukluklarını yaşayamayan, Filistin’i ve davayı korumak üzere kodlanmış neferler olarak yetiştirilmiştir. Naci el-Ali’nin birçok karikatüründe babasının veya abisinin bıraktığı yerden direnişe devam eden çocuklar yer almaktadır.
Altı Gün Savaşı, Naci el-Ali’nin çizgi serüveninde bir öfke ve sertleşme sürecine işaret etmiştir. Arap milliyetçilik akımı darbe almış, milliyetçi sosyalist Mısır cumhurbaşkanı Abdunnasır hükümetine güven azalmıştır. Naci el Ali bir karikatürde Abdunnasır’ı ABD yanlısı olarak çizmiş ve olaylara sırtını döndüğünü ima etmiştir. Arapları ağır gaflet uykularından uyanamayan, basiretsiz ve açgözlü kimseler olarak resmetmiştir. Çizere göre Araplar paramparça olmuş, Filistin meselesini unutmuşlar ve yaşananlara karşı gözlerini ve kulaklarını kapatmışlardır. Arap basını Naci el-Ali’ye göre Filistin meselesini unutturmaya çalışan bir Yahudi ve Amerika yandaşıdır.
Çizerin ABD ve İsrail’e kızgınlığı kadar Araplara da kızgınlık hissettiği anlaşılmaktadır. Nitekim çizer, petrol gelirleriyle gözleri boyanan Arapların, Filistin meselesinin çözümünü ya BM ya da ABD olarak görmelerini karikatürlerinde sert çizgilerle eleştirmiştir. Ayrıca Naci el-Ali, Filistin meselesinde Arapların farklı istikamete gittikçe boğulacaklarını anlatan karikatürler çizmiştir.
Naci el-Ali, İsrail ve Yahudileri birlikte çalışan iki arkadaş olarak tasvir etmiş ve İsrail’in yaptığı zulümleri tüm dünyaya göstermeye çalışmıştır. Yahudi yerleşim merkezlerinin açılmasını, İsrail işgalci kuvvetlerini, bölgede yaşayan Müslüman ve Hristiyan halkın yaşadığı acıyı ve katliamı karikatürlerinde çizmiştir. Kubbetüssahra Yahudiler tarafından işgal edilmiş durumdadır. İsrail’in geçtiği her yer kan ve gözyaşı dolmuştur.
Filistin topraklarına İsrail bombaları kadar ABD bombaları da düşmüştür. Her ülkeye kurtuluş ve özgürlük getirmeyi vaat eden Amerika’nın, Filistin topraklarına getirdiği şey ölüm ve yıkım olmuştur. Petrolden en fazla kazanç sağlayan, çözüm zirvelerini satın alan, sömürgelerine sömürge katan yine Amerika olmuştur. Naci el-Ali, Filistin’de bulunan rejimleri kontrol eden gücün de Amerika olduğunu karikatürlerinde çizerek anlatmıştır.
Filistin direnişinin sembolü olan 10 yaşındaki Hanzala karakteri, intifada hareketinde de önemli rol oynamıştır. Naci el-Ali Filistin’in özgürlüğünün, rejimlerden kurtularak gerçekleşeceğini düşünmektedir. Halk düşünce suçundan çeşitli Arap ülkelerindeki hapishanelerde tutuklu olarak yargılanmaktadır. Çizer, gerçek demokrasi ve özgürlük arayanların akıbetinin ölüm olduğunu, çeşitli suikastların yaşandığını anlatmaktadır. Filistin’de kurulan piyon yöneticilerin bulunduğu rejimlerin istemediği herkes hapishanelere gönderilmiştir. Hapishaneden çıkanlar zulme başkaldırıp intifada hareketlerine katılmışlardır. İntifada; barış, umut ve özgürlük demektir. Kısıtlı imkanlarla, taşla sopayla umulmayan etkiler meydana gelmiştir. Filistin direnişçileri zor şartlara rağmen Beyrut’tan kayıklarla ya da yüzerek uzun mesafeleri aşıp intifada hareketine katılmışlardır. Filistin meselesinde büyükler susturulsa da çocuklar onların yerlerine geçmiş ve daha gür bir sesle davayı savunmuşlardır.
Başlangıçta sadece Filistinli bir çocuk olan Hanzala, sonradan bilinci geliştikçe önce ulusal, ardından da küresel ve insani bir düşünce ufkuna sahip olmuştur. Sadece Filistin’deki zulmün değil tüm dünyadaki zulmün sesi olmuştur. Bu özelliğiyle eser her dilde ve her yaştaki okuyuculara hitap etmektedir. Naci el-Ali, bir çizginin direnişin sembolü olabileceğini göstermiş, sınırları aşan bir özgürlük görüşü yaymıştır.
Hanzala, üstü başı yırtık, yamalı, saçları diken diken bir çocuk olarak çizilmiştir. Dışarıdan bakıldığında çirkin ve kirli gözükmektedir ama onun içi misk gibidir. Hanzala 10 yaşında bir çocuk olarak resmedilmiştir. Naci el-Ali’nin 10 yaşındaki kahramanının yüzünü göstermesi, Filistin’e geri dönmesine ve Ortadoğu’nun bağımsızlığına kavuşmasına bağlıdır. Çizeri öldürüldüğüne göre bize Hanzala’nın yüzünü acaba kim gösterecek.
Dünyaya Sırtını Dönen Çocuk PDF