Merve Nur Yılmaz [1]
Yazar, Asım Cüneyd Köksal, 1976 yılında Ankara’da doğmuştur. 1999 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuş, 2001 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamlayarak akademik yolculuğuna başlangıç yapmıştır. Aynı enstitüde, 2007 yılında doktorasını tamamlamış olan Cüneyd Köksal, akademik çalışmalarının yanında yayıncılık ve İslami ilimlere dair eğitim faaliyetleri ile de meşgul olmuştur. 2012 yılında 29 Mayıs Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak göreve başlayan yazar, 2014 yılında doçentlik, 2019 yılında profesörlük unvanını kazanmıştır. Asım Cüneyd Köksal, 2019 yılından bu yana Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Yazar, Mustafa Asım Köksal Hayatı, Hatıraları, Eserleri kitabında dedesi M. Asım Köksal’ın hayatını detaylı, belgelere dayalı ve objektif bir şekilde okuyucunun istifadesine sunmuştur.
Eserinde yalın, anlaşılır ve akıcı bir dil kullanan yazar, ayrıca atıfta bulunduğu belgelerin fotoğraflarına yer vererek kitabına bilimsel bir nitelik kazandırmıştır.
Yazar, kitabının ilk bölümünde dedesi Asım Köksal’ın doğumundan vefatına kadar olan süreci özet olarak kaleme almıştır. İkinci bölümde, Mustafa Asım Köksal’ın eserlerini detaylı bir şekilde değerlendiren yazar, üçüncü bölümde O’nun ilmi yönünü, çalışmalarını, tarihçiliğini, yine ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Dördüncü bölüm hayatı, ahlaki yönü ve şahsiyetinin yanında vasiyeti ve tavsiyelerine de yer veren yazar bahsi geçen âlimin rehberliğini ilgilisinin istifadesine sunmuştur. Kitabın yedinci bölümünde, vefatından sonra O’na atfedilerek yazılan yazılardan ve kendisiyle yapılan söyleşilerden alıntılar yapan yazar, okuyucusunu ömrünü İslam’ın doğru anlaşılmasına adayan bu ilim insanı ile baş başa bırakmıştır. Son bölümde ise, hakkında yazılan yazılara ve söylenenlere yer vererek değerlendirmeyi yine okuyucuya bırakmıştır.
Yazar, Asım Köksal’ın Osmanlı’dan günümüze miras kalan İslami ilim geleneğinin son temsilcilerinden biri olduğunu dile getirmiştir.
5 Eylül 1913 doğumlu Köksal’ın babası Mehmet Edip Efendi’dir. Babası iş nedeniyle yurt dışında olan hoca, ilmi ve tasavvufi yolculuğuna, dedesi Yakup Efendi’nin rehberliği ile başlamıştır. Kendisine çeşitli kerametler izafe edilen ve Asım Hoca’nın olgun, kemal ve velayet sahibi bir şahsiyet olarak nitelediği Yakup Dede, gittiği zikir meclislerine zaman zaman torunu Mustafa Asım’ı da beraberinde götürmüştür. Çok küçük yaşlarda bu gibi meclislerde tasavvufi atmosfere aşina olan Köksal, kişiliğindeki ilk yapıcı tesirleri dedesinden almış ve onun şahsiyetinden etkilenmiştir.
Köksal, ilköğrenimi için Develi Merkez Numune Erkek Mektebi’ne kayıt olmuş ve 5 yıllık eğitimin ardından 27 Haziran 1927’de bu mektepten mezun olmuştur. Aynı yıl Kayseri Lisesi Leyli-Meccani[2] ve Erzurum Askeri Lisesi Leyli-Meccani imtihanına girmiş, başarılı olduğu halde elinde olmayan sebeplerden dolayı okula başlayamamıştır. Olumsuz neticelenen iki girişim üzerine resmi tahsilden ümidini kesen Köksal, ilim yolculuğuna, Develi Müftüsü İzzet Efendi’den “Mukaddimat-ı Ulum”[3] tahsili alarak devam etmiştir.
Memurluk hayatına 1928 yılında adım atmış olan Asım Köksal’ın ilk görev yeri Develi Ticaret ve Sanayi Odası Başkâtipliğidir. Bunun ardından, 1933 yılında, Diyanet İşleri Reisliği tarafından açılan kitabet müsabaka imtihanını birinci olarak kazanmış, böylece 30 yıldan fazla hizmet edeceği Diyanet İşleri Reisliği’ndeki memuriyet hayatına başlamıştır.
Mustafa Asım Köksal, 1990’lı yıllardan sonra, yaşının ilerlemesine bağlı olarak çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşmış, 28 Kasım 1998 Cumartesi günü, öğle vakitlerinde de Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur.
Hayatı incelendiğinde örneklik teşkil eden bir âlimin günlük planı, kendisinden sonra aynı samimiyetle yola devam edecek olan ilim sevdalıları nazarında her zaman için değerli olmuştur. Bu minvalde Yazar Asım Cüneyd Köksal dedesinin bir gününü nasıl geçirdiğine dair şahit olduklarından anekdotlar aktararak okuyucusuna Müslümanca bir yaşantının rehberliğini arz etmiştir.
Hatıralardan anlaşıldığına göre ibadetlerine karşı çok hassas olan Köksal, gününe sabah namazından 1-2 saat evvel, teheccüd namazıyla başlayıp bu vakitte evrad u ezkârıyla meşgul olmuştur. Gerek gecenin bu saatlerinde gerek gündüz vakitlerinde Kur’ân’ı sesli okumuş ve böyle okumanın daha tesirli olduğunu ifade etmiştir.
Asım Hoca, 5 vakit farzın yanındaki 5 vakit nafile namaza ek olarak, mürşidi İbrahim Edhem Efendi’nin tavsiyesi ile 20 rekâtlık ayrı bir nafile namaza da devam etmiştir.
Muhterem âlimin çalışma temposu ve ilme bakışı hakkında okuyucuya sunulan rehberlik demetleri de sade ve net olmuştur.
Her hareket ve âdetini sünnete dayandırmayı seven ve arzulayan Köksal, şeyhinin kendisine tavsiye ettiği 20 rekâtlık namaz için de sünnet-i seniyyeden bir destek bulmayı arzulamış ve araştırmaları sonucu bunu teşvik eden bir hadis bulmaktan ötürü çok memnun olmuştur.
Sabah namazından sonra bir-iki saat daha dinlenip öğle yemeği ve öğle namazına kadar ilimle meşgul olan Asım Hoca, yorgun olduğu günler bir saatlik istirahatin ardından akşama kadar çalışmaya devam etmiştir. Akşam namazından sonra da ailesiyle birlikte vakit geçirerek dinlenme zamanını değerli ve anlamlı hale getirmiştir.
Köksal Hoca, ilmin satırlardan sosyal hayata yansımasına önem vermiştir. Bu bakış açısı doğrultusunda toplumla ilgili günlük gelişmeleri de takip etmesi, Müslüman bir âlimin bir gününü nasıl geçirdiği sorusuna cevap verir niteliktedir.
Mustafa Asım Köksal’ın ilmi eserleri içerisinde en çok öneme haiz olanı hiç şüphesiz “İslam Tarihi” eseridir. Köksal’ın muhtelif zaman ve mekânlarda yaşadığı bir takım olaylar eserin ortaya çıkışında etkili olmuştur.
İtalyan müsteşrik Caetani, kilise ve Hristiyan din adamlarının desteğini alarak “Annali dell’İslam” (İslam Tarihi) adlı, yalan ve iftiralarla dolu bir eser kaleme almıştır. Çevirisini yapan Hüseyin Cahit Yalçın[4] bu esere üstün bir ilmi değer atfetmiştir.
Mustafa Asım Köksal’ın ifadeleri ile bu kitap; “Peygamberimize, Ashab-ı Kiram’a, İslam âlimlerine tecavüz ve hakarette emsalini gölgede bırakmış ve kullandığı şaşırtıcı taktik sayesinde bazı Türk aydınları tarafından, İslamiyet ve İslami konular için en güvenilir, en emin, en ilmi bir kaynak gibi algılanmıştır.
Caetani’nin eseri ülkemizde yayıldığı sıralarda, Darulfünun müderrislerinden Babanzade Ahmet Naim, Sadreddin ve Yusuf Ziya Bey’ler tarafından da birkaç eleştirel makale yazılmış ancak bu kadar az kişinin gayreti hakikatin anlaşılması için yeterli olamamıştır.
Asım Hoca’nın da bulunduğu bir mecliste emekli ağır ceza reisi bir zat, Caetani’nin kitabından bazı pasajlar hakkında hayranlıkla sunumlarda bulunmuş, Asım Köksal’ın uyarısına rağmen de eserin alanında bir numara olduğu konusundaki iddiasında ısrarcı olmuştur. Böyle tehlikeli bir kitap için bu şekilde güven ve hayranlık duyulduğunu görmek Asım Hoca’yı üzmüş ve endişelendirmiştir.
Köksal, yaşadığı olayı ve endişesini Diyanet İşleri Reisliği ’ne bildirmiş, yapılan değerlendirmeler üzerine bir reddiye heyeti kurulmuş, ancak bu heyetten, istenen fayda sağlanamadığı için kısa süre sonra dağılmıştır. Bunun üzerine Asım Köksal, vazifeyi tek başına üstlenmiştir.
“Reddiye”sini kaleme almadan önce 6 ay kadar devam eden hazırlık süreci Hoca’yı çok yormuş ve çekilmeye yöneltmiştir. Yorgunluğunu ve bu yüzden yöneldiği düşünceyi şeyhine açmış ancak şeyhinin böyle asil bir niyetten vazgeçmenin uygun olmayacağını söylemesi üzerine yeni bir şevkle tekrar işe koyulmuştur. Böylece, gece-gündüz süren çalışmalar ile beş yılın sonunda “Reddiye” nin müsveddesi tamamlanmıştır.
Eserin yayınlanmasından sonraki süreçte Asım Köksal, 23 yıllık uzun ve yoğun çalışmalar sonunda, halkın doğru ve gerçek Siyer ve İslam Tarihi birikimine sahip olabilmesi niyeti ile İslam Tarihi” isimli eserini yazmıştır.
Köksal’ın çalışma temposu, 1955 yılından itibaren yoğunlaşmış, özellikle İslam Tarihi’ni hazırlarken tüm gücünü bu işe vermiştir. Sabah namazından akşam namazına, bazen yatsı namazına kadar, zaruri ihtiyaçlar haricinde hiç ara vermemiştir. Asım Hoca, çeşitli söyleşilerde, İslam Tarihi’ni yazarken yaşadığı tecrübelerini şu şekilde aktarmıştır:
“…Bu eseri hazırlarken günde en az 12 saat çalışmışımdır. Bir olayı günlerce, haftalarca araştırmışım ve ondan sonra yazmışımdır. Çalışmam esnasında çevremle irtibatımı tamamen keserek kendimi araştırmaya vermişimdir.”[5]
“Ne bir istirahat ne bir gezinti yapmadan, hatta bayramlarda bile fırsat buldukça çalıştım. Böyle hızlı bir çalışmanın sonucu, böyle kısa bir müddette (23 senede) tamamlayabildim. Eğer istirahat ederek, rahatımı düşünerek bu işi yürütmeye çalışsaydım, belki yarısına gelemezdim…”[6]
Pakistan Hükümeti 1982 yılında Siret konulu, ödüllü bir yarışma düzenleme kararı almış ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yayınlanan kitapları değerlendirmeye tabi tutmuştur. Bu yarışma için Türkiye Yazarlar Birliği’nden de bir eser talep edilmiş, neticede Asım Köksal’ın “İslam Tarihi” adlı eserine ait 5 nüsha yarışmaya gönderilmiştir.
Üzerinden 1 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra İslam Tarihi’nin Siret kitapları arasında birincilik kazandığı ve ödüle layık görüldüğü Pakistan Elçilik Müsteşarı tarafından telefonla Köksal Hoca’ya bildirilmiştir.
Mustafa Asım Köksal’ın İslam Tarihi için yapılan değerlendirme raporu, eserin tamamının orijinal Siret kaynakları üzerinde yapılan araştırmadan sonra uzun bir devre boyunca, titizlikle kaleme alındığı yönünde olmuştur. Değerlendirme ve raporlar sonucunda, birinci eser için belirlenen 5000 Dolar, ödül olarak yazara tevdi edilmiştir.
Yarışmada kazanılan birincilik, yurt içi ve yurt dışında büyük bir ilgi ve yankı uyandırmıştır. Başta Diyanet İşleri Reisliği olmak üzere, birçok kurum ve şahıstan tebrikler yağmış, çeşitli yayın organlarında da Asım Köksal ile yapılan söyleşilere yer verilmiştir.
Mustafa Asım Köksal’ın evlatları ve torunları için bıraktığı nasihatler de diğer kıymetli eserleri gibi örnek alınıp uygulanası bir değere sahiptir. Zira bu nasihatler, her Müslüman anne babanın evladında bulunmasını arzu edeceği güzel hasletlere tercümanlık etmiştir. Yazar, kıymetli bir âlim olan dedesinin vasiyetini kitabına almakla, dedesinin rahle-i tedrisinden geçmiş bir torun ve ilim adamı olarak ilgilisinin dimağına akıtmıştır.
Asım Cüneyd Köksal, ülkemiz için önemli konumda bulunan ilim ehli zevatın Mustafa Asım Köksal hakkında söylediklerini ve yazdıklarını kitabına ekleyerek dedesinin ilmi kimliğinin, alanında söz sahibi kimseler tarafından nasıl değerlendirildiğini de ortaya koymuştur.
Akif Emre, İbrahim Canan, Mustafa Armağan, Mehmet Doğan, Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Prof. Dr. Mustafa Ağırman gibi pek çok değerli isim, bu müstesna âlim hakkındaki düşüncelerini saygıyla, hürmetle ve özenle dile getirmişlerdir.
Asrın Semalarından Kayan Yıldız: Mustafa Asım Köksal PDF
[1] Erzurum Atatürk Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, lisans mezunu, mervenur9227@gmail.com
(Bu yazı, Young Academia ve İdeal Bilge Derneği iş birliğinde Muhlise Arzu Özdirek yönetiminde, “Öncü Âlimlerden Rehber Yaşantılar Atölyesi” kapsamında üretilmiştir.)
[2] Parasız Yatılı
[3] Medrese usulüne göre ilimlere giriş mahiyetinde dersler. (Mustafa Asım Köksal Hayatı, Hatıraları, Eserleri s.15)
[4] Yazı hayatına Servet-i Fünûn döneminde edebiyatçı olarak başlamış, Türk gazeteci, yazar, çevirmen, siyasetçi.
[5] Milli Gazete, 5 Mart 1985, Mustafa Asım Köksal Hayatı, Hatıraları, Eserleri, s.146
[6] İslam, Eylül 1987, Mustafa Asım Köksal Hayatı, Hatıraları, Eserleri, s.146-147