Hümeyra Bağ[1]
“Ağaçlar da tıpkı insanlar gibidir, insanlara benzerler ruhları vardır,
duyguları vardır kendileriyle konuşulsun isterler, şefkatle ilgi görmek isterler.”
Riklis, 1954’te İsrail’de doğdu. Ailesi İsrail’e dönene kadar yani altı yaşına kadar Montreal ve New York City’de yaşadı. 1973 yılında Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail Savunma Kuvvetleri’nde görev yaptı ve üniversite eğitimine Tel Aviv’de devam etti. 1984 yılında İngiltere’deki Ulusal Film ve Televizyon Okulu‘ndan mezun olan ilk İsrailli oldu. Senarist ve yönetmen olan Riklis’in 1993 yılında, 90’lı yıllarda İsrail yapımı filmler içerisinde en büyük gişe başarısını elde eden Zohar filmiyle dikkat çekti. Daha sonrasında birçok televizyon dizisi ve Hayfa Uluslararası Film Festivali‘nde en iyi film kategorisinde ödülünü kazanan Vulcan Junction (1999) filmini sergiledi. 2004 yılında çektiği Suriyeli Gelin filmi uluslararası alanda geniş bir başarı yakaladı. Ayrıca Montreal Dünya Film Festivali‘nde dört ödül ve Locarno Uluslararası Film Festivali‘nde seyirci ödülünün de aralarında bulunduğu birçok ödül kazandı.
Eran Riklis’in daha burada anmadığımız pek çok eseri bulunmaktadır. Fakat biz genel yaşamına ve birkaç eserine değinerek yazımıza bir giriş yapıyoruz. Bu yazımızda Riklis’in Limon Ağacı filmini tahlil etmeye çalışacağız. Zira Lemon Tree, 2008 yılında Berlin ve San Sebastian Uluslararası Film Festivalleri’nde seyirci ödülünü kazandı ve dünya çapında hem eleştirel hem de ticari başarı elde ederek gösterime girdi. Riklis ve Süha Arraf, Limon Ağacı filmiyle 2008 Asya Pasifik Sinema Ödülleri’nde en iyi senaryo ödülünü aldı. Dram türündeki film; İsrail, Fransa, Almanya ortak yapımıdır. ³ Filmin başrol oyuncusu Hiam Abbas “İsrail Film Akademisi” tarafından en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. Fikrimizce Eran, filmin adıyla ve giriş sahnesinde kameranın bir limon ağacına yaklaşmasıyla limonun sembolik bir değeri olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır. Başrolümüz Selma Zeldani, geçimini babasından miras kalmış bir limon bahçesinden karşılamaktadır. Selma, Filistin asıllı iki yetişkin evlat sahibi dul bir kadındır. Kızı evlenip kendi ailesini kurmuş, oğlu ise Amerika’da bulaşıkçılık yaparak geçimini sağlamaktadır. Yani Selma’nın babadan kalan limon bahçesinden ve onu küçüklüğünden beri tanıyan yaşlı arkadaşından başka kimsesi yoktur. Burada filmin işlediği temanın yalnızlık olduğunu düşünmekteyiz, Selma açısından değil, filmde yer alan diğer karakterler ve sahnelerden de bu havayı seziyoruz. Ayrıca bahçenin annesinden eşinden veya başka birinden değil de babasından kalması kökene ve Filistin atalarına bağlılığı vurgulamaktadır. Peki, filmin ismi sizce neden Limon Ağacı da Limon Bahçesi değil? Filmde tek bir limondan veya bir ağaçtan değil koca bir bahçeden bahsedilmesine rağmen neden limon ağacı ismi tercih edilmiş? Bunun sebebi yazının ilerleyen bölümlerinde fark edilebileceği gibi limon ağacının tarihsel geçmişi ve Filistin halkının vatan toprağına bağlılığını sembolize etmesidir. Yazının girişindeki alıntı da ağaçlar ile insanlar arasındaki benzerliği bize aktarmaktadır. Aynı zamanda filmde Selma’nın da sembolize ettiği şey Filistin’in direnişinden başka bir şey değildir.
Filmin tetikleyici olayı Selma’nın karşısına bir komşunun taşınmasıyla başlamaktadır. Bu komşu İsrail Savunma Bakanı’nın ta kendisidir. Selma’nın limon bahçesini bir güvenlik sorunu olarak gören Bakan ağaçların kesilmesini isteyerek Selma’ya para teklif eder. Bu sorunu oğluyla paylaşan Selma oğlundan destek göremez, hatta oğlu bu teklifi kabul etmesi gerektiğini söyler. Burada yeni neslin Filistin Davası’na eskiler gibi sahip çıkmadığı ima edilmektedir. Hani bir söz vardır ya” Büyükler ölecek, küçükler unutacak” diye Selma’nın içerisinde olduğu durum da tam olarak bu sözün somut bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak günümüzde de gördük ki Filistin, kendi inancını haykıran bir medeniyet tasavvurunun can suyudur. Ve belli ki ileride bu can suyu yeni limon ağaçlarına da vesile olacaktır.
Oğlunun ve mahallelinin tutumuna rağmen Selma duruşundan ödün vermez, bakanın kararına karşı çıkar. Bu direnişe karşın Selma’nın kendi bahçesine girmesi de yasaklanır. Selma Savunma Bakanı’na dava açmak için genç avukat Ziad Daud’la anlaşır. Fakat Savunma Bakanı’nın karşısında durmak beklediklerinden daha zordur. İkili mahkemelerden sonuç alamaz ve bunu üst bir mahkemeye taşıma kararı alır.
Filmde bu mahkeme süreciyle birlikte Selma’nın basın tarafından tanındığı görülür. Aynı zamanda ‘’İsrael’’ adındaki bakanın eşi bu yapılanların doğru olmadığını söylemektedir fakat bakan ‘’emri uyguluyorum.’’ diyerek asıl sorumlunun kendisi olmadığını ima eder. Bu noktada Filistin tarihine dönecek olursak Yahudi devletinin kurulmasındaki baş aktörün İngiltere olduğunu hatırlatmak isteriz. 75 yıldan uzun süredir yaşanan zulmün ve son zamanlardaki uygulanan soykırımı değerlendirirken İsrail örgütünün arkasındakileri de hesaba katmamız gerektiğini düşünüyoruz. Rikklis’in yaşamında İsrail Savunma Kuvvetleri’nde görev aldığını da göz önünde bulundurursak yerinde bir gönderme yaptığını söyleyebiliriz.
Filmin bir kısmında karısı Bakan’a başka bir çözüm bulması gerektiğini söylüyor fakat Bakan ‘’3000 sene geçti ve kimse başka bir çözüm bulamadı” diyor. Yani burada ‘çözüm’ olarak kast ettikleri şey 3000 yıl önce de sonra da aynıydı bahçe sahibini terörist ilan etmek. İsrael’in karısı ‘’bu sefer bizim yüzümüzden oluyor’’ diyerek cevap vermektedir. Sizce burada ne denilmek istenmektedir?
Filmde bir noktadan sonra Selma ve Avukat Ziad arasında oluşan duygusal çekim fark ediliyor hatta bir yakınlaşma sahnesinde filmin renk tonu değişiyor, sanki izleyicide bu aşkın imkansızlığı/hayali yansıtılmaya çalışılıyor.
“Çok daha iyi bir komşu olmak isterdim normal bir komşu ama bunu düşünmek bile güç, aramızda çok fazla kan, siyaset ve bir limon bahçesi var”(Bakanın karısı bu sözleri Selma’ya söylemektedir)
Filmdeki bazı yerler kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Açıkçası pek çok şey çelişkili ilerlemektedir. Tahlil yazısına başladığımızda filme biraz ön yargılıydık. Filistin olaylarını çok yüzeysel işlemiş gibi geliyordu. Fakat analiz yazısı ilerledikçe fark ettik ki eser, çok sade bir senaryo gibi gözükse de derin bir alt metine sahip. Fakat senarist tam olarak neyi savunduğunu biliyor muydu, daha doğrusu böyle bir amacı var mıydı, bilmiyoruz. Senarist bu alıntıyla “biz de böyle olmasını istemezdik ama öyle gelişti” demek ister gibi bir izlenim veriyor. Gerçek şu ki hiçbir bahçe kendiliğinden istila edilmez.
“Birçok kez limonlarını sulamak için bahçeye girdi, ona her seferinde namlularını uzattılar, bunu yapmadaki amaçları neydi? Teröristlerin bahçesine girmesine engel olmak.” (Selma’ya söylenmektedir)
Bu alıntıda da “terörist” ve “bahçesine” ibareleri kullanılmış. Tarihsel süreci de göz önünde bulundurursak hala daha bahçe sahibini terörist ilan ettiklerini görmekteyiz. Bizce burada bu durumun ironikliği yansıtılmaktadır.
“İsrail kendi kişiliğine sahip olmak istiyorsa babasıyla alakalı sorunlarını kafasında bitirmeli”
”Filistinlilerin ümit edecekleri bir şey olduğunda biz yataklarımızda rahatlıkla uyuyabileceğiz”(İsrael’in karısına söylevi)
Yukarda da değindiğimiz gibi film tam olarak neyi savunduğunu biliyor mu emin değiliz açıkçası. Bazı yerler yüzeysel işlenirken bazı yerler de çok derin bir şekilde ifade edilmektedir. Filmin geneli “çözümsüzlük” imajı çizmek üzerine kuruludur. Ayrıca son alıntı son sahne izlenildiğinde çok daha iyi anlaşılabilmektedir.
Son olarak bu filmi kimler tercih etmelidir?
Orijinal adıyla Etz Lemon filmini; bir yerden Filistin Tarihi’ne başlamalıyım diyenler, limon simgesi nereden geliyor diye düşünenler, bir davası bir duruşu olanlar, bir davası bir duruşu olmayanlar, analitik gözlem yapmayı sevenler tercih edebilir. İçinde uygunsuz sahneler olmamasına rağmen verdiği mesajlar ve anlattığı atmosfer göz önüne alındığında yaşca yetişkin olanlara daha çok hitap edebilecek bir film diyebiliriz. Fakat öncesinde Filistin ile ilgili birkaç Belgesel, makale, kitap gibi farklı kaynak araştırılması yapılırsa filmin çok daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyoruz. Bu yüzden de yazımızın sonuna sizler için birkaç kaynak bırakmak istedik. Bu kaynaklar yararlanıldığı takdirde filmdeki olaylar tarihsel bir bütünlükle kavranılabilecektir. Yazımızı Filistin asıllı Amerikalı şair Dr. Fady Joudah’ın sözüyle bitirelim “Hanzala’nın yüzünü görmüyorum çünkü onun yüzü benim yüzüm!”
Sürgündeki Sevda Filistin(Belgesel dizisi)
https://youtu.be/Tqho-BHEt_E?si=y0_kR5cvINIykFvp
https://youtu.be/Tqho-BHEt_E?si=y0_kR5cvINIykFvp
https://filmmakinesi.film/film/farha-izle-2021/
https://www.fullhdfilmizlesene.de/film/3000-gece/
https://www.fullhdfilmizlesene.de/film/kule-the-tower/
https://youtu.be/-NcKm-LhcFA?si=XA5OyvMQgX7CAAEJ
https://www.fullhdfilmizlesene.de/film/200-metre/
Zeytin Ağaçlarının Arasında-Eren Birsaygılı Mut
Başkalarının Acısına Bakmak-Susan Sontag
Siyonizm&Filistin Sorunu-Mim Kemal Öke
Türkiye-Filistin Hattı “Kadınlar yeniden yazdı”-Profil Kitap
Kudüs Ey Kudüs-Larry Collins
Hanzala-Naci el Ali
https://islamansiklopedisi. org. tr/filistin
[1] İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Psikoloji Lisans öğrencisi,
humeyrabag866@gmail. com (Bu yazı Young Academia tarafından yürütülen Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer yönetiminde “Filistin Çalışmaları Yazarlık Atölyesi” kapsamında üretilmiştir. )
[2] İmdb. (20.09.2024)”Eran Riklis” https://m.imdb.com/name/nm0726954/bio/?ref_=nm_ov_bio_sm
³ Medium. (20.09.2024)”Limon Ağacı” https://medium.com/t%C3%BCrkiye/filistin-sorununa-i%CC%87srail-sinemas%C4%B1ndan-duyarl%C4%B1-bir-bak%C4%B1%C5%9F-limon-a%C4%9Fac%C4%B1-5d10020e175c