Esra Bayraktutar[1]
Sûfîler, insanın varlık dairesindeki yolculuğuna dair pek çok düşünce kaleme almışlardır. Onlara göre bu yolculuk, genellikle yatay ve dikey olmak üzere iki boyutta ele alınarak yatay eksende insanın âlemle ilişkisi, dikey eksende ise insanın Rabbi ile irtibatı üzerine kuruludur. Günlük hayatlarında her iki boyutu da sürekli deneyimleme halinde olan sûfîler, kendilerini anlayabilmek ve hayatlarını anlamlandırabilmek için düşüncelerinin ve kalplerinin bir yansıması olan davranışlarını incelemeye odaklanmışlardır. Gözlemleri neticesinde ise tespit edebildikleri olumsuz tutum ve davranışlarını, olumlu tutum ve davranışlara çevirebilmek ve böylece de kendilerini dönüştürebilmek adına çözümler arama yoluna gitmişlerdir. Varoluşlarını anlamlandırabilmek için insan davranışlarını incelemeye alan bu sûfîlerden bazılarının, manevî yolculuklarında edindikleri tecrübelerini insanlığa aktarabilmek için çeşitli eserler kaleme aldıkları görülmektedir. Bu sûfîlerden birisi de Ebû Abdirrahmân es-Sülemî (ö. 412/1021) olup onun “Nefsin Hastalıkları ve Tedavi Yolları” şeklinde tercüme edebileceğimiz ‘Uyûbu’n-nefs ve devâuhâ isimli eseri, insan davranışlarını konu edinen temel tasavvufî eserlerden biridir. Prof. Dr. İbrahim Işıtan, Sülemî’nin bu eserini Sûfî Psikolojisi ve Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümü adlı kitabının üçüncü bölümünde bir sistematik içerisinde incelemeye çalışmıştır. Bu çalışmada, Işıtan’ın adı geçen eserinin ilgili bölümünün tahlil edilmesi hedeflenmekte ve böylece Sûfî Psikolojisi alanına küçük de olsa bir katkıda bulunabilmek amaçlanmaktadır.
Prof. Dr. İbrahim Işıtan, akademik çalışmalarında sûfî psikolojisini merkeze alan ve bu alanda pek çok çalışması bulunan bir akademisyendir.[2] Onun Sûfî Psikolojisi ve Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümü isimli eseri, hem Tasavvuf ve Psikoloji ilimlerini bir araya getirme amacı bakımından hem de Sûfî Psikolojisi alanına dair kapsamlı bir çalışma olması açısından dikkate değerdir. Eserin isminden de anlaşılacağı üzere Işıtan, bu çalışmasında sûfî benlik dönüşümünü ele almaktadır. “Benlik” kavramını kısaca ele alacak olursak; sûfîlere göre bu kavram, “varlığın özü” olarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra insan “ben”i ile ilgili pek çok kavram kullanılmakta olup benliğin birçok unsurdan teşekkül ettiği de söylenmektedir. Sûfîlere göre beden, nefs, kalp, ruh ve akıl benliği oluşturan unsurlardan bazılarıdır.[3] Bu unsurlardan kalp, mânevî gelişimin merkezi olarak görülmekte ve bu konumu dolayısıyla da sûfî benlik dönüşümünün kalpte meydana geldiği ifade edilmektedir.[4] Biz de bu yazımızda, kalp unsurunun merkezî oluşundan yola çıkarak “ben” kavramı ile insandaki “kalp” unsurunu kastedeceğiz. Öyle ki Işıtan’ın söz konusu eserinin isminde yer alan “sûfî benlik dönüşümü” tabirinin de, kalbin “dönüştürme” manasına gelmesi dolayısıyla, bu düşüncemizi desteklediği kanaatindeyiz.
Sülemî’nin fikirleri ekseninde kaleme alınan söz konusu bu çalışma, üç bölümden oluşmakta olup birinci bölüm, “Sûfî Psikolojisi”; ikinci bölüm, “Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümünü Sağlayan Unsurlar”; üçüncü bölüm ise “Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümünü Engelleyen Unsurlar” şeklinde başlıklandırılmıştır. Birinci bölümde sûfî psikolojisine giriş mahiyetinde bilgiler verilirken ikinci bölümde Sülemî’nin düşünceleri üzerinden, seyr ü sülûkta gözetilen sıra da dikkate alınarak, sûfî benlik dönüşümünü sağlayan unsurlar detaylı bir şekilde işlenmiştir. Yazımıza konu olan üçüncü bölümde ise, Sülemî’nin ‘Uyûbu’n-nefs ve devâuhâ isimli risâlesi merkeze alınarak insan tutum ve davranışları belli bir sistematik içerisinde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu bölümün girişinde Sülemî’nin bu risâlesini “Nefsin Ayıpları/Kusurları ve Çözüm Yolları” şeklinde tercüme eden Işıtan, eserin isminin modern psikoloji dilinde “Tutum ve Davranış Bozuklukları” olarak ifade edilebileceğine de dikkat çekmiştir.[5] Yazarın, nefsin ayıp ve kusurlarının yani alt benliğin olumsuz özelliklerinin kişide tutum ve davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına sebep olmasından hareketle böyle bir tercüme yapmış olabileceği düşüncesindeyiz. Ayrıca bu özgün tercümenin, Tasavvuf ve Psikoloji alanlarının Sûfî Psikolojisi ilmi merkezinde buluşabilmelerine önemli derecede katkıda bulunabilecek etkili bir tercüme olduğu kanaatindeyiz. Zira disiplinler arası çalışmalarda ilgili alanların birbirlerinin dilini kullanabilmeleri, böylelikle ortak bir dil geliştirmeleri ve neticede merkezî bir noktada buluşabilmeleri esastır. Bu bağlamda yazarın “Tutum ve Davranış Bozuklukları” şeklindeki tercümesini, günümüzde ayrıştırılmış durumdaki bu ilimlerin yeniden bir araya getirilmesine yönelik bütünleştirici bir çaba olarak yorumlayabiliriz.
Işıtan, söz konusu risâlenin isminin tercümesini ele aldıktan sonra Sülemî’nin bu risâlede öncelikle nefsin ilgili hastalığını tespit ettiğini ve bu hastalığın nedenlerini belirlediğini, daha sonra ise ilgili hastalığa yönelik tedavi ve çözüm yolları sunduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Sülemî’nin âyet-i kerîmelerle, hadîs-i şerîflerle ve sûfîlerden nakillerle düşüncelerini delillendirmeye çalıştığını, böylelikle de Sülemî’nin genelde Kur’ân ve Sünnet özelde ise Tasavvuf ilmi çerçevesinde fikirler sunduğuna dikkat çekmiştir.[6] Işıtan, Sülemî’nin eserindeki metodunu bu şekilde aktardıktan sonra, çalışmasının bu bölümünde, ilk olarak Sülemî’ye göre nefsin ilgili hastalığının nedenlerini ve bu hastalığa yönelik tedavi yollarını belirtmiş; sonrasında ise nefsin ilgili hastalığını ve bu hastalığın tedavisini Sülemî’nin diğer eserlerinden, kadîm sûfî öğretilerden ve Tasavvuf ile Psikoloji alanlarında ortaya konulan modern çalışmalardan da yararlanarak Sûfî Psikolojisi ilmi bağlamında değerlendirmeye çalışmıştır. Böylelikle yazar, eserinde izlediği yöntem bakımından sûfî benlik dönüşümünü hem teorik hem de pratik olarak incelemiş ve bu konuya ilgi duyanlara yönelik güncel açılımlar sunmuştur.
Sülemî’nin nefsin altmış dokuz hastalığını ve bu hastalıkların tedavi yollarını herhangi bir ana veya alt başlık oluşturmadan kaleme almış olduğu ‘Uyûbu’n-nefs ve devâuhâ adlı söz konusu eser, bu bölümde “Bireysel Unsurlar”, “Yaratıcıyla İlgili Unsurlar” ve “Diğer Bireylerle İlgili Unsurlar” olmak üzere üç ana başlık altında incelenmiştir. Her bir ana başlık içerisinde yer alan nefsin ilgili hastalıkları, birbirleri ile ilişkileri ve benzerlikleri bakımından tekrar kategorize edilerek bazı alt başlıklara ayrılmıştır. Nefsin hastalıklarının tanıtıldığı, nedenlerinin tespit edildiği, tedavi yollarının sunulduğu ve sûfî psikolojisi bağlamında yapılan değerlendirmeler üzerinden hem teorik hem de pratik bilgi aktarımının yapıldığı her bir alt başlıkta, okuyucuya öncelikle nefs konusunda farkındalık kazandırmak hedeflenmiştir. Nefs konusunda bilinçlendikten sonra okuyucudan esas beklenen, sûfî yaşamın öğretilerini hayata geçirmesidir. Zira bu sayede hem kendisi hem de bütün insanlık rûhî bir dengeye kavuşacak, böylelikle de âlemde barış ve huzur hâkim olabilecektir.
“Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümünü Engelleyen Unsurlar” şeklinde başlıklandırılan bu bölümde, “Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümünü Sağlayan Unsurlar” başlıklı önceki bölüm ile de bağlantı kurularak Sülemî’nin düşünceleri çerçevesinde nefsin ayıp ve kusurları bireye tanıtılmaya ve böylece de bireyin mânevî benlik gelişiminin sağlanmasına katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Mânevî benlik dönüşümünün sağlanabilmesi için gerekli unsurları bilmek, benliğin dönüşümünü sağlamak için yeterli olmadığı gibi sadece nefsin ayıp ve kusurlarını bilmek de benlik dönüşümü için yeterli değildir. Zira bu bilgiler, işin teorik boyutunu oluşturmaktadır. Oysa ki mânevî dönüşüm, ancak bilginin eylem planına aktarılarak hayata geçirilmesiyle mümkün olabilmektedir. Bunun sağlanabilmesi için ise benlik dönüşümünü sağlayan unsurlar ve nefsi tanımaya yönelik bilgilerin öğreniminin gerekliliği aşikâr olmakla birlikte bireyin tutum ve davranış bozukluklarının tedavi edilebilmesi için çeşitli yolların araştırılması ve insanlığa sunulması son derece önemlidir. Bu bağlamda Işıtan’ın, Sülemî’nin fikirleri çerçevesinde nefsin hastalıklarını ve tedavi yollarını okuyucuya sunması oldukça kıymetlidir. Zira okuyucu, bu bölümde aktarılan bilgiler ışığında, kendi algısı ve kabiliyetleri ölçüsünde nefsini tanıyabilme ve mânevî hastalıklar için sunulan tedavi yollarını yaşamında uygulayarak mânevî benlik dönüşümünü gerçekleştirme imkanını bulabilecektir.
Bu bölümün ilk başlığının “Bireysel Unsurlar” şeklinde isimlendirilmesinden yola çıkarak Işıtan’a göre, Sülemî’nin fikirleri çerçevesinde, sûfî benlik dönüşümünü engelleyen unsurların başında kişinin kendisine karşı kusurlarının yer aldığı söyleyebiliriz. Mânevî benlik dönüşümü kararını alan bireyden ilk beklenen, nefsinin temel yapısını tanıması ve kendisinden kaynaklı olarak ortaya çıkan kusurları tedavi etmeye gayret etmesidir. Nefs, kötülüğü emredici oluşu[7] sebebiyle olumsuz arzu ve isteklere meyilli olarak yaratılmıştır. Bu aşamada bireyden istenen, nefsin bu özelliğinin farkına varması ve alt benliğin isteklerine karşı durmasıdır. Yazar, bunun başarılabilmesi için alt benliğin istediklerinin tersi yönünde hareket edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Böylelikle kişinin, olumsuz tutum ve davranışlarının yerine olumlu tutum ve davranışlar koyması ile kendisinden kaynaklanan kusurların tedavisi mümkün hale gelebilecektir. Yazarın “Bireysel Unsurlar” başlığı altında incelemiş olduğu tutum ve davranış bozukluklarına göz atacak olursak, bunlar sırasıyla şu şekildedir: “Hevâ ve Şehvetlere/Arzu ve İsteklere Uymak”, “Şeytanın Hilelerine Karşı Uyanık Olmamak”, “Gaflette Olmak/Uyanık Olmamak”, “Kendini Görmek ve Kendine Karşı Şefkatle Davranmak”, “Tembellik ve Çalışmayı Terk Etmek”, “Karşılıksız Çalışmamak”, “Kurallara Uymamak”, “Dış Yönü Süslemeye Çalışmak”, “Kendini Olduğundan Farklı Göstermek”, Kendini Üstün Görmek/Kibirli Olmak”, “Baş Olmayı Arzu Etmek”, “Konuşmada Aşırı Gitmek ve Yalan Konuşmak”, “Çok Temennide Bulunmak”, “Uzun Emel Beslemek”, “Aşırı Sevinme Duygusu Taşımak”, “Ağlamayla Rahatlamak”, “Haset Etmek”, “Hırslı Olmak”, “Tamahkâr Olmak”, “Dünyaya Meyletmek”, “Öfkeyle Hareket Etmek”, “İntikam Duygusu ve Düşmanlık Hissi Beslemek”, “Kerâmetlere Meyletmek”.[8]
Işıtan, Sülemî’ye göre sûfî benlik dönüşümünü engelleyen unsurlardan bir kısmının da bireyin Allah’a karşı kusurlarından kaynaklandığını ifade etmektedir. Bu sebeple de bu kusurları “Yaratıcıyla İlgili Unsurlar” başlığı altında ele almıştır. Sülemî’ye göre bireyin Allah’a karşı kusurlarının doğrudan veya dolaylı olarak ibâdetlerle ilgili olduğunu belirten yazar, nefsin bu kusurlarından kurtulabilmesinin yolunun Allah’a hakkıyla kulluk yapmaktan geçtiğini söylemektedir. Bireyin kulluk vazifelerini layıkıyla yerine getirebilmesi, Allah’a bağlılık derecesi ile doğru orantılıdır. Yazar, kişinin Allah ile arasındaki yakınlık ilişkisinin tutum ve davranışlara etki ettiğini belirtmekte ve kul ile Allah arasında oluşan uzaklığa maddî ve mânevî perdelerin neden olduğunu ifade etmektedir. Ona göre kulun mânevî yolculuk ile benlik dönüşümünü gerçekleştirmesi sayesinde Allah ile arasındaki uzaklığa sebep olan perdeler -yani olumsuz tutum ve davranışlar- kalkmakta, böylelikle de kul ile Allah arasında yakınlık ve dostluk sağlanmış olmaktadır. Kişinin Allah’a yakınlığı sayesinde nefsin arzu ve isteklerinin olumsuz etkisinin kırılacağını belirten yazar, böylelikle bireyin karşılaştığı olayları bütüncül bir bakış açısıyla yorumlayabileceğini ifade etmektedir. Neticede ise kişinin, düşüncelerindeki yanılgılardan kurtulması sonucunda olumlu davranışlar sergileyeceğini vurgulamaktadır.[9] Yazarın “Yaratıcıyla İlgili Unsurlar” başlığı altında incelemiş olduğu tutum ve davranış bozukluklarına göz atacak olursak, bunlar sırasıyla şu şekildedir: “Allah’la Ülfet Etmemek”, “İbadet ve Taatlerden Zevk Almamak”, “İbadet ve Taatlerle Ünsiyet Kurmak”, “İlâhî Huzurda Olmadan Kulluk Yapmak”, “Dinî Vazifeleri İhmal Etmek”, “Günahlarda Israrlı Davranmak”, “İlâhî İradeye Kulak Vermemek”.[10]
Sülemî’ye göre sûfî benlik dönüşümünü engelleyen unsurlardan bir diğer kısmının ise bireyin diğer insanlara karşı kusurları olduğunu ifade eden Işıtan, bu kusurları “Diğer Bireylerle İlgili Unsurlar” başlığı altında incelemiştir. Işıtan, bireyin hem kendisine hem de Allah’a karşı kusurlarının diğer insanlarla olan ilişkilerine yansıyacağına işaret etmekte ve bu kusurları sûfî psikolojisinin toplumsal boyutu ile alakalı görmektedir. Zira bireyin kusurlarının diğer insanlarla olan ilişkilerine yansıması neticesinde bu kusurlar, sosyal bir boyut kazanmış olmaktadır. Yazara göre insanlar arası ilişkiler, kişilerin ruh dünyalarına dair de bilgiler sunmaktadır. Ayrıca mânevî benlik dönüşümü yolunda mesafe kat ederek mânevî anlamda belli bir gelişim kaydeden bireyin ahlâken hangi düzeyde olduğunun ölçülebilmesi, sosyal ilişkilerinde ortaya koyduğu tutum ve davranışlarının gözlemlenmesi ile mümkün olabilmektedir.[11] Yazarın “Diğer Bireylerle İlgili Unsurlar” başlığı altında incelemiş olduğu tutum ve davranış bozukluklarına göz atacak olursak, bunlar sırasıyla şu şekildedir: “Allah’tan Yüz Çevirenlerle Birlikte Olmak”, “Başkalarına Karşı Üstünlük Taslamak”, “Başkalarını Tenkit Etmek ve Ayıp ve Kusurlarıyla İlgilenmek”, “Başkalarının Dikkatini Çekme Düşüncesiyle Hareket Etmek”, “Başkalarını Sevmede ve Yermede Aşırı Gitmek”, “Başkalarından Yardım Beklemek”, “Yaptığı Yardımlarla Başkalarını Rahatsız Etmek”.[12]
Tahlil yazımıza konu olan “Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümünü Engelleyen Unsurlar” başlıklı bu bölümde; Işıtan’ın, tutum ve davranış bozukluklarını sûfî psikolojisi çerçevesinde incelerken sûfîlerin Allah, insan ve âlem telakkîleri bağlamında varlık âlemini yorumlayışları üzerinden ele aldığını söyleyebiliriz. Zira Işıtan’a göre sûfî psikolojisi, farklı bağlamlarda da yorumlanabilmekle birlikte, bir “psiko-kozmoloji”[13]dir. Işıtan, sûfî psikolojisine dair yapmış olduğu bu tanıma yönelik olarak şu satırları kaleme almıştır:
“… sûfî psikolojisi, iki temel boyutta işlev gösterir: Nefsi ve evrelerini varoluş katları arasında yerleştiren bir kozmoloji ve ruhsal hedefe yönelik bir mânevî ahlâk anlayışı. Kozmoloji, bir anlamda nefsi çerçeveler ve mânevî ahlâk ise nefsin derinliklerine iner. Buna göre sûfî psikolojisi, insan benliğini evrensel benliğe göre düzenler ve bu düzenin oluşması için gerekli ahlâkî değerleri, bireysel ve sosyal planda uygulama alanına koyar. Bu süreçte karşılaşılan problemler, içsel aydınlanmayla aşılır ve insan kendisini mânevî olarak gerçekleştirme fırsatı bulur.”[14]
Işıtan’ın bu düşüncelerinden yola çıkarak sûfî psikolojisinin, insanın tutum ve davranışlarındaki bozuklukları gidererek bireyin mânevî benlik dönüşümünü sağlamasını amaç edinmesi bakımından kişinin hem dünya hem de ahiret hayatına önemli derecede katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz. Zira sûfîlere göre insanın âlemdeki yolculuğu, yatay ve dikey boyutlarda gerçekleşmektedir. Bu iki boyutu yaşamı boyunca sürekli deneyimleme halinde olan insandan, dikey eksende Rabbi ile irtibatını güçlendirmesi ve O’nun dostluğunu kazanmaya çalışması istenmektedir. Yatay planda insandan beklenen ise, çevresi ile arasındaki ilişkisini düzenlemeye odaklanarak doğruluk ve iyilik üzere hareket etmeye gayret etmesidir. Bunların sağlanabilmesi ise bireyin, mânevî benliğini yeniden inşa etmesine bağlıdır. Benliğin yeniden inşası ise tutum ve davranış bozukluklarının iyileştirilmesinden geçmektedir. Mânevî benlik dönüşümüne niyet ederek bu yola giren bireyin, öncelikle kendisi ile ilgili kusurlarının sonrasında Allah’a karşı kusurlarının ve son olarak da diğer insanlara karşı kusurlarının neler olduğunu öğrenmesi gerekmektedir. Ardından ise bu öğrendiklerini amel boyutuna taşıyarak mânevî benlik dönüşümünü gerçekleştirmesi ve neticede ise yeni bir “ben” inşa etmesi beklenmektedir. Böylelikle de, kişinin davranışlarının kalbinin yansıması oluşundan ve benliği oluşturan unsurların merkezinde kalbin yer alışından hareketle, yeni “ben”ler yani yeni “kalp”ler ortaya çıkacak ve âlem, dönüşümünü sağlamış bu kalpler ile aydınlık bir hale gelmiş olacaktır.
Sonuç olarak Prof. Dr. İbrahim Işıtan’ın, Sülemî’nin ‘Uyûbu’n-nefs ve devâuhâ adlı eserini merkeze alarak hazırlamış olduğu bu bölüm, tutum ve davranış bozukluklarını kapsamlı bir şekilde ele alışı bakımından dikkate değer olup izlenilen yöntem açısından ise Sülemî’nin söz konusu eserindeki fikirlerinin okuyucuya derli toplu bir şekilde aktarılması açısından oldukça faydalıdır. Zira insan zihni, çözümlemeye çalıştığı meselelere bir bağlam içerisinde ve öncelik-sonralık ilişkisi çerçevesinde odaklandığında, üzerine düşündüğü teorik bilgileri daha iyi özümseyebilmekte ve kişinin bu bilgileri pratik olarak deneyimleyebilmesi daha bir mümkün hale gelebilmektedir. Öyle ki bu çalışma, mânevî benlik dönüşümünü gerçekleştirmek için yola çıkan bireye, kendini tanıma ve gerçekleştirme noktasında yardımcı bir el kitabı niteliğindedir.
Kaynakça
Işıtan, İbrahim. Sûfî Psikolojisi ve Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümü. İstanbul: Divan Kitap, 2020.
Işıtan, İbrahim. Sûfî Psikolojisi Yazıları III; Mânevî Benlik Gelişimi Sûfî Benlik, Sûfî Tutum, Sûfî Davranış, Sûfî Eğitim, Sûfî İnsan Algısı. İstanbul: Divan Kitap, 2023.
Feyzü’l-Furkân Tefsirli Kur’ân-ı Kerîm Meali. çev. Hasan Tahsin Feyizli. İstanbul: Server Yayınları, 2018.
[1] Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslâm Bilimleri Bölümü, Tasavvuf Ana Bilim Dalı, Doktora Öğrencisi, esrabayraktutar@outlook.com (Bu yazı Young Academia iş birliğinde Prof. Dr. İbrahim Işıtan yönetiminde “Sûfî Psikolojisi Tahlil Atölyesi” kapsamında üretilmiştir.)
[2] Hayatı hakkında detaylı bilgi için bk. http://www.ibrahimisitan.com/Anasayfa Erişim Tarihi: 26.04.2025
[3] İbrahim Işıtan, Sûfî Psikolojisi Yazıları III; Mânevî Benlik Gelişimi Sûfî Benlik, Sûfî Tutum, Sûfî Davranış, Sûfî Eğitim, Sûfî İnsan Algısı (İstanbul: Divan Kitap, 2023), 14.
[4] Işıtan, Sûfî Psikolojisi Yazıları III, 22.
[5] İbrahim Işıtan, Sûfî Psikolojisi ve Sülemî’ye Göre Sûfî Benlik Dönüşümü (İstanbul: Divan Kitap, 2020), 193.
[6] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 194.
[7] Feyzü’l-Furkân Tefsirli Kur’ân-ı Kerîm Meali, çev. Hasan Tahsin Feyizli (İstanbul: Server Yayınları, 2018), Yûnus, 12/53.
[8] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 200-278.
[9] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 279-280.
[10] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 281-306.
[11] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 307.
[12] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 307-331.
[13] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 49.
[14] Işıtan, Sûfî Psikolojisi, 49-50.